"Bir fevkalâde kuvvet, faaliyete girmek için istilâ etmek ister, başka kuvvetleri dağıtır... Eğer hakimiyet-i âmme ve adalet-i mutlaka olmasaydı ve onları durdurmasaydı, her biri umum mevcudatı istilâ edecekti." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem nasıl ki bir fevkalâde kuvvet, faaliyete girmek için istilâ etmek ister, başka kuvvetleri dağıtır. Öyle de her bir fiil-i rububiyet ve her bir cilve-i esmâ-i ulûhiyet, o derece fevkalâde kuvvetleri, eserlerinde görünüyor ki, eğer hakimiyet-i âmme ve adalet-i mutlaka olmasaydı ve onları durdurmasaydı, her biri umum mevcudatı istilâ edecekti."(1)
Allah’ın isim ve sıfatlarının sonsuz olması, tecellilerinin de sonsuz olmasını gerektirmez. Şayet Allah’ın bütün isim ve sıfatları sonsuz olarak dünyada tecelli etmiş olsa, diğer isim ve sıfatlar ile çakışırdı, o zaman mizan ve muvazene bozulurdu. Bir isim bütün dünyayı istila eder, diğer isimlere mahal ve tecelli hakkı tanımazdı.
Mesela Cemal ismi sonsuz tecelli etse, mevcudatta zahiren de olsa çirkinlik, şer, eksiklik olmazdı ve o zaman da diğer isimlerin kıymeti anlaşılmazdı.
Bu yüzden Allah, her ismin tecelli etmesine, mana ve hükmünü ifa etmesine müsaade ediyor. O zaman her bir isim ve sıfat kendini gösterip, tanıtacak kadar tecelliye imkân bulabiliyor. Ama istila mahiyetinde sonsuz tecelli etmiyor, İrade, Hâkim ve Âdil gibi sıfat ve isimleri onları dizginliyor.
Mesela Cûd ve Seha isimleri sonsuz tecelli etmiş olsa idi, şu imtihan ve tecrübe dünyasında aç bir fakir kalmazdı. Aynı zamanda insan bütün ihtiyaç ve arzularını bu dünyada bulabilirdi. Hâlbuki bu, imtihan sırrına zıt bir durumdur.
Rezzak ismi her şeyi ihata etseydi, bütün kâinattan rızık akar, açlık, hastalık gibi şeyler kalmaz ve diğer isimlerin tecelli alanlarına tecavüz etmiş olurdu.
Allah’ın isimlerinin sonsuz olarak tecelli etmemesi ona bir eksiklik ve noksanlık değil, tam tersine, bir kemal ve güzellik katar. Zaten isimlerin sonsuz tecelli edeceği diye bir kanun da yoktur. Allah dilerse tecelli eder, dilemese etmez.
Itlak ve ihata Allah’ın her isim ve sıfatı için geçerlidir. Yani Allah’ın her bir isim ve sıfatı kâinatı ıtlak ve ihata edebilir ama Mürid, Hakim ve Adil isimler buna müsaade etmiyor.
Mesela Allah’ın İlim sıfatı ıtlak ve ihata ile kâinatı sarıp sarmalasaydı; başta taş, toprak olmak üzere her şey âlim ve ilim sahibi olacaktı. Bu ise hikmete ve imtihan sırrına uygun olmazdı.
Kudret sıfatı her şeyi ihata etseydi, diğer bütün isimler kendi mâna ve hükmünü izhar etme imkânı bulamaz ve her şey sebepsiz bir anda vücuda gelirdi.
Basar sıfatı, her şeyde tecelli etseydi, yer ve gök gözle dolar, diğer âza ve organlara yer kalmazdı...
İrade sıfatı Allah’ın bütün isimlerinin tecelli ve cilvelerini ilan etmesi için hassas bir nizam ve muhteşem bir ayar veriyor, tek bir sesin, yani tevhid musikisinin çıkmasını ve etraf-ı âleme ilan edilmesini temin ediyor.
(1) bk. Şualar, İkinci Şua, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar