"Bir saadet-i ebedîyyenin muhbiri, müjdecisi; bir rahmet-i bînihayenin kâşifi ve ilancısı,.." Bu tavsifleri kısaca açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Öldüğünde hiçliğe gömüleceğini zannetmekle büyük bir elem çeken insana, ölüm ötesinde ebedî bir hayat bulunduğunu, iman ve ibadet şartlarını yerine getirenler için o âlemin dünyadan çok daha güzel olduğunu haber vermek en büyük bir müjdedir.
Allah’ın rahmeti sonsuzdur. Nitekim,"Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız..." (Nahl, 16/18) mealindeki ayet-i kerîme bu hakikati bildirmekte ve ders vermektedir.
O sonsuz rahmetin bu dünyadaki tecellileri saymakla bitmez. Hücrelerimizden organlarımıza, ruhumuzdan his dünyamıza kadar sayamayacağımız nice nimetlere ve ihsanlara mazhar olduğumuz gibi, havadan suya, yeryüzünden semaya, hayvanlar âleminden bitkiler âlemine kadar yine sonsuz denecek kadar rahmet tecellileriyle adeta kuşatılmış gibiyiz. Bu sonsuz rahmet, ahirette de mümin kulları ebediyen saadetlendirecektir.
İşte Allah Resulü (asm.) bu büyük müjdeyi Kur’ân'dan ders almış ve bütün insanlık âlemine de ilan etmiştir.
"Saadet-i ebediyenin definesini görüp, anahtarını alıp getirmiş; cin ve inse hediye etmiştir."
(…)
"Bir adama, idam edileceği anda, onun afvıyla kurb-u şahanede bir saray verilse, ne kadar sürura sebepdir. Bütün cin ve ins adedince böyle sürurları topla, sonra bu müjdeye kıymet ver."(1)
(1) bk. Sözler, Otuz Birinci Söz, Dördüncü Esas.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü