"Bu âlemde yardım isteyen bir musibetzedeye kemal-i süratle yardım ediliyor." cümlesini izah eder misiniz? Müslümanlara yapılan nice zulümleri bu noktada nasıl yorumlarsınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu cümlede, kâinatta cari olan âdetullah kanunları ve İlahî icraatlar anlatılmaktadır. Zaten nereye bakarsak bunları görmek mümkündür.

Sekiz milyon tür hayvan olduğu ifade ediliyor. Bunların sayısız denecek kadar fertlerinin bütün ihtiyaçları mükemmel olarak görülmektedir. Adaletin tam olarak tecellisinin görülmediği tek canlı türü insanlardır. İnsanlara cüzi irade verildiği, imtihan icabı olarak, hayır olsun şer olsun her konuda serbest bırakılmışlardır. Mazlum insanlara zalimlerin yaptıkları haksızlıklara hemen ceza verilmemekte, onların cezaları ihmal edilmeyip tehir edilmektedir. Kabir hayatıyla başlayacak hesap verme döneminde ve mahşerdeki mizanda her amelin zerre miskal de olsa karşılığının verileceği âyet-i kerîmede açıkça haber verilmektedir.

Meseleyi sadece şu kısa dünya hayatını ölçü alarak değerlendirmek kadere ve İlâhî adalete karşı çıkmak gibi büyük bir cinayete kapı açabilir. Bunun içindir ki, beşer idrakinin kavramakta aciz olduğu bu gibi hâdiseler üzerinde münakaşa etmeyi Allah Resulü (asm.) yasaklamış ve geçmiş ümmetlerin birçoğunun dünya imtihanını bu yüzden kaybettiklerini haber vermiştir.

Kanaatimizce, bu konuda şu hususları dikkate almak bizi yanlış değerlendirmelerden kurtaracaktır.

a- Bu imtihan dünyasında Cenab-ı Hak bazen zalimlerin zulümlerine fırsat vermektedir. Çünkü gelen zulüm ve musibetler, zalimlerin cehennemdeki azaplarını artırırken, mazlum ve masumların imanlarını ve cennetteki derecelerini artırmaktadır.

b- Yüce Allah'ın güzel isimlerinden biri "Halîm"dir. Halîm; gücü yettiği hâlde ceza vermeyen ve erteleyen demektir. Bundaki en büyük hikmetlerden biri, kullarının tövbe etmelerine fırsat vermektir.

c- Bu gibi sıkıntılar ve musibetler, Müslümanların kalplerinin birleşmesine vesile olur. Üstadımız Sünuhat’ta Birinci Dünya savaşında Müslümanların başına gelen musibetin İslam'ın uhuvvet ve ittihadını harikulade ta’cil edeceğini şu ifadelerle ortaya koyuyor:

“Zira, şu musibet, maye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını hârikulâde tacil etti.” (Sünuhat)

d- "Musibet, cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddimesidir." Bu kaideye binaen bazen bir şahsın hatasından dolayı, Allah mücazat verir tâ ki hatasını anlayıp tövbe ederek temizlensin. Bu noktadan değerlendirildiğinde, İslam ülkelerinde Cenab-ı Hakk'ın verdiği musibetlerin bir ciheti de mazide kadere fetva verdirme nev’inden yapılan hatalar olabilir.

اَلْجَزَاۤءُ مِنْ جِنْسِ الْعَمَلِ “Her amel kendi cinsinden bir şeyle karşılık görür.”(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1:332)

Hadis-i şerifi de bu hakikati ifade etmektedir.

e- Musibetlerin bir hikmeti de mü’minlerden bazı kimselerin şehit olup en yüce makama ermeleridir. Çünkü şüheda mücahidler arasından seçilmiş kimselerdir. Cenab-ı Hak, onları seçer ve kurbiyetine mazhar kılar. Cenab-ı Hak, Uhud'daki mağlubiyetin hikmetlerinden bahsederken, şunu da nazara verir:

"... Allah sizden şehitler edinmek ister..." (Âl-i İmran, 3/140).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.874
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...