"Bu fevkalâde zâtın (a.s.m.) bir derece kıymetini ve sözlerinin hakkaniyetini ve ihbârâtının doğruluğunu bilmeliyiz." Yüzlerce doğru insan peygamberlik iddia edip din üretmiş olamaz mı?
Efendimize olan inancımızın hak olduğu hakkındaki bu şüphemi izale eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem kendi aklına dedi: 'Biz en evvel, bu fevkalâde zâtın (a.s.m.) bir derece kıymetini ve sözlerinin hakkaniyetini ve ihbârâtının doğruluğunu bilmeliyiz. Sonra Hâlıkımızı ondan sormalıyız.' diyerek taharriye başladı. Bulduğu hadsiz kat’î delillerden, burada, yalnız dokuz küllîlerine birer kısa işaret edilecek."
"Birincisi: Bu zâtta (a.s.m.), hattâ düşmanlarının tasdikiyle dahi, bütün güzel huyların ve hasletlerin bulunması;.."(1)
Yüz kapılı bir sarayın doksanı açık, onu ise zahiren kapalı olsa, o on kapıya bakarak; "Ben bu saraya giremem" deyip geri dönmek akıl kârı değildir. Açık kapıların birinden içeri girip diğer o on kapıya da açabiliriz.
Yani İslam’ın hak olduğuna dair deliller ziyadedir, sizin takıldığınız deliller bunlardan sadece birkaç tanesidir. Diğer deliller ile mutmain olduktan sonra, bu delillere bakarsanız, o zaman bu düşünceniz zail olup gider. Çünkü herkes her kapıdan girip hakikate tam manası ile nüfuz edemeyebilir.
Peygamber Efendimiz (asm)'in güzel ahlaklı olduğunu kabul ettikten sonra, onun elçiliğini inkâr etmek bir tenakuzdur. Çünkü Peygamber Efendimiz (asm)'in en büyük davası vahye mazhar olmasıdır ve Allah ile konuştuğunu ifade etmesidir. Onun güzel ahlaklı ve doğru sözlü olduğuna en azılı düşmanları bile şahitlik ediyor. Demek en büyük davasında doğru söylüyor ve doğru beyanda bulunuyor, bunun aksini söylemek ya da ortasını bulmak mümkün değildir.
Fıtrî ahlaklı ve samimi olmayan birisi insanları, bilhassa deha derecesindeki âlim ve münevverleri mütemadî bir şekilde aldatamaz. Şayet Peygamber Efendimiz (asm) -hâşâ- yapmacık ve riyakâr birisi olmuş olsa idi, Ebu Bekir ve Ömer gibi dâhiler, canlarını ve mallarını ortaya koymaz, onu hemen terk ederlerdi.
Ayrıca tarihte peygamberlik iddia eden yalancıların durumu bellidir, hepsi kepaze ve rezil olup tarihe kara bir leke olarak geçmişlerdir. Öyle hakiki nebiler gibi din sahibi olamamışlar, olmaları da mümkün değil. Sizin "yüzlerce" diye ifade ettiğiniz rakam çok abartılıdır. Bunlar, Esved ül- Ansi'yn, Tuleyha Bin Huveylid Secah ve Müseylime gibi birkaç kişiden ibarettir.
(1) bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü