"Bu zamanda insanlar, ihsanını, muhtaçlara çok pahalı satarlar." Ne demektir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu zamanda iman ve ahlak zafiyetinden dolayı insanlar arasında menfaat ve çıkar ilişkileri hâkimdir. Yani kimse kimseye Allah için iyilik yapmıyor ve ihsanda bulunmuyor, menfaati nispetinde ihsan ve iyilikte bulunuyor. Bu da materyalist felsefenin umumi bir hayat kaidesidir. Her şey menfaat üstünde şekilleniyor. Bu sebeple bir iyilik etse karşısında daha fazla bir fayda istiyor ya da bekliyor; bir ihsanda bulunsa karşılığında en az iki ihsan bekliyor.

Bu hastalık, bu asrın umumi bir yarası olduğu gibi, manevî sahada da başka bir surette tezahür ediyor. Üstad Hazretlerine ziyarete gelen çok insanlar hediye getiriyor ki mukabilinde dua alsın ve dünyada işleri iyi gitsin. Üstad Hazretleri de tevazu suretinde bende onların ihtiyacını temin edecek manevî kuvvet olmadığı için, onların maddî ve manevî beklentilerine cevap veremiyorum; onlar da hayal kırıklığına uğruyorlar diyor. Bu sebeple Üstad Hazretleri hem minnet altına girmemek hem de onların beklentisine cevap verememekten gelen hayal kırıklığına uğramamaları için hediyelerini kabul etmiyor. Bahsi geçen yerin devamında Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade ediyor.

- İnsanlar ihsanlarını muhtaçlara pahalıya satarlar, ifadesini okuduktan sonra herkese, yapılan her iyiliğe böyle bakmaya başladım. Bu suizandan nasıl kurtulabilirim?

Suizan; insanlar hakkında delil ve mesnedi olmadığı halde kötü zanna ve düşünceye sahip olmak, başkasının hareket ve davranışlarını yine delilsiz ve ispatsız kötü zannetme ve kötüye yormadır.

Üstad Hazretleri bu manevî hastalık hakkında şu tespitleri yapıyor:

"Dördüncü hastalık su-i zandır. Evet insan, hüsn-ü zanna me'murdur. İnsan, herkesi kendisinden üstün bilmelidir. Kendisinde bulunan su-i ahlâkı, su-i zan saikasıyla başkalara teşmil etmesin. Ve başkaların bazı harekâtını, hikmetini bilmediğinden takbih etmesin. Binaenaleyh eslâf-ı izâmın hikmetini bilmediğimiz bazı hâllerini beğenmemek su-i zandır. Su-i zan ise, maddi mânevi içtimâiyâtı zedeler."(1)

"Elhasıl: Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adâvet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister; bir şey arıyor ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz bir şey, ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbîn bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça hüsn-ü zan etmez. Bir seyyie ile on haseneyi örter. Bu ise, seciye-i İslâmiye olan insaf ve hüsn-ü zan bunu reddeder."(2)

"İnat, bazan müfrit fırka müteassıplarına, dalâl ve batılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, melek der, rahmet okutur. Ötekinde melek görse, libasını değiştirmiştir der, lânet eder. Su-i zan ve hüsn-ü zan nazarıyla, dürbünün iki tarafı gibi leh, aleyhtar... Vâhi emareyi burhan, burhanı vâhi emare görür."(3)

Bu hastalıktan kurtulmak için imanımızı tahkiki bir surete çevirecek olan Risale-i Nurları çokça okumaktır.

İkinci olarak da Üstad Hazretlerinin ifadesi ile Uhuvvet ve İhlas risalelerini laakal on beş günde bir okumak ve hayatımıza tatbik etmektir.

Dipnotlar:

(1) bk. Mesnev-i Nuriye, Katre.
(2) bk. Hutbe-i Şâmiye.
(3) bk. Sünuhat, Rüyada Bir Hitabe.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.245
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...