"Bütün hayvanat ve kuşların bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil’ittifak, lisan-ı kàl ve lisan-ı halleriyle Lâ ilâhe illâ Hû deyip, zemin yüzünü bir zikirhane..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Sonra, seyahat-i fikriyede bulunan o meraklı ve terakki ile zevki ve şevki artan dünya yolcusu, bahar bahçesinden bir bahar kadar bir güldeste-i marifet ve iman alıp gelirken, hayvanat ve tuyûr âleminin kapısı, hakikat-bîn olan aklına ve marifet-âşinâ olan fikrine açıldı. Yüz bin ayrı ayrı seslerle ve çeşit çeşit dillerle onu içeriye çağırdılar, “Buyurun.” dediler. O da girdi ve gördü ki:
"Bütün hayvanat ve kuşların bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil’ittifak, lisan-ı kàl ve lisan-ı halleriyle Lâ ilâhe illâ Hû deyip, zemin yüzünü bir zikirhane ve muazzam bir meclis-i tehlil suretine çevirmişler; herbiri bizzat birer kaside-i Rabbânî, birer kelime-i Sübhânî ve mânidar birer harf-i Rahmânî hükmünde Sânilerini tavsif edip hamd ü senâ ediyorlar vaziyetinde gördü. Güya o hayvanların ve kuşların duyguları ve kuvâları ve cihazları ve âzâları ve âletleri, manzum ve mevzun kelimelerdir ve muntazam ve mükemmel sözlerdir. Onlar, bunlarla Hallâk ve Rezzaklarına şükür ve vahdâniyetine şehadet getirdiklerine kat’î delâlet eden üç muazzam ve muhit hakikatleri müşahede etti." (Şualar, Yedinci Şua)
Yedinci Şua, kâinatın ve içindekilerin Allah’ın varlığına ve birliğine olan şahitliğini ispat eden harika bir risaledir. Her bir mertebede ayrı bir türün Allah’ın varlığına ve birliğine olan şahitliği tahlil ediliyor.
Bu paragrafta da hayvanatın ve hayvanat içindeki kuşların Allah’ın varlığına ve birliğine olan şahitlikleri ifade ediliyor. Her tahlil Allah’ı tanımak ve sevmekte bir merhale ve bir safha oluyor. Bu da imanı inkişaf ettirip tahkiki bir şekle çeviriyor.
Evet, yüz binlerce hayvan nev’inin ve bilhassa kuşların farklı ses tonları ve farklı diller ile Allah’ın varlığına ve birliğine şahitlik edip, dünyayı adeta bir zikir meclisine çevirmeleri muazzam bir tevhidî hakikattir.
Bir vazife ya da ibadetin husulü, huzura, yani şuur ve niyete bağlı değildir. Nitekim kâinatta her bir atom parçacığı, mükemmel vazife ve ibadet yapmasına rağmen, onlarda zerre kadar bir huzur ve şuur yoktur, ne yaptıklarından habersizdirler. Demek bir şeyin hâsıl olması huzura bağlı değildir. Saat, vakti bildirmek noktasında husul içindedir; ama ne yaptığını bilmediği için huzur içinde değildir. İradesiz ve şuursuz mahlûkatta huzur yerine husul hâkimdir, şuur ve irade sahiplerinde de tam aksine huzur hâkim olmalıdır.
Cansız ve şuursuz varlıkların da kendilerine mahsus bir şekilde bilmesi ve tanıması olabilir, bu hikmet-i İlahiden uzak değildir. Cansız ve şuursuz mevcudat nasıl hal dili ile Allah’ı tesbih edip zikrediyorlarsa, Allah’ı bilip tanıyabilirler. Mahiyetini bilmememiz, olmadığı mânâsına gelmez.
Netice olarak, ister semada olsun, ister zeminde olsun, her şey ve her mahlûk Allah’a şuurlu bir insan gibi tesbih etmektedir. Kâinattaki her türlü ses, bir cihetle zikr-i İlahîdir. Kedilerin mırmırları nasıl "Ya Rahim, Ya Rahim!.." demek ise, havanın gürlemesi, şimşeğin çakması da "Ya Celil, Ya Celil!.." demektir. Bunun gibi, kapının gıcırtısı, taşın taktakası, denizin gamgaması, havanın demdemesi, kuşların civcivesi, yağmurun zemzemesi hep birer zikr-i İlahîdir. Hiçbir ses alelade ve tesadüfî olmayıp, yukarıda ayetin de ifade ettiği gibi, gök ve yer ve onların içindekiler Allah’ı tesbih eder ve O’nu zikreder.
Kâinatın tümü yüksek bir sadâ ile “Lâ ilâhe illallah” diyerek tevhidi ilan etmektedir. Âlemin bu yüksek sadâsı büyük bir Hû lafzı gibidir. Bilindiği gibi, Hû bir zamirdir ve “O” demektir. Zikirlerde ve tesbihlerde bu zamir doğrudan Allah’a işaret eder, O’nu bildirir, O’nu gösterir. İşte kâinatın tümü büyük bir Hû zikriyle tevhidi ilan ettiği gibi, aynı hû zikrini, âzalar, hücreler, atomlar da yapmakta, o büyük Hû zikrinin “herbir cüz’ü küçük “Hû”lardan, herbir küçük “Hû” da küçücük “Hû”lardan teşekkül ” etmektedir.
Hayvanların ve kuşların lisan-ı kal ile Allah’ı zikretmesi, onların kendilerine mahsus bir seda ve ses ile Allah’ı zikretmesi mânasındadır. Kedilerin mırmırları, kuşların cik cikleri, bülbülün tatlı ötüşleri hep birer kal dilidir.
Üstad Hazretleri bu hususlara şu şekilde işaret ediyor:
"Öteki hayvanlar ise, vesaiti bilmiyorlar ve esbaba o kadar kıymet vermiyorlar. Meselâ, kedi seni sever, tazarru eder -senden ihsanı alıncaya kadar. İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki, sanki aranızda muârefe yokmuş ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur. Ancak Mün'im-i Hakikîye şükran hisleri vardır. Çünkü, fıtratları Sânii bilir ve lisan-ı halleriyle ibadetini yaparlar- şuur olsun, olmasın. Evet, kedinin mırmırları 'Yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm'dir."(1)
"Sonra, o mütefekkir yolcu her sayfayı okudukça saadet anahtarı olan imanı kuvvetlenip ve mânevî terakkiyatın miftahı olan mârifeti ziyadeleşip ve bütün kemâlâtın esası ve madeni olan iman-ı billâh hakikatı bir derece daha inkişaf edip mânevî çok zevkleri ve lezzetleri verdikçe onun merakını şiddetle tahrik ettiğinden; semâ, cevv ve arzın mükemmel ve kat'î derslerini dinlediği halde, 'Hel min mezîd' deyip dururken, denizlerin ve büyük nehirlerin cezbekârâne cûş u huruşla zikirlerini ve hazin ve leziz seslerini işitir. Lisan-ı hal ve lisan-ı kàl ile 'Bize de bak, bizi de oku' derler."(2)
"Hattâ kulaktaki zar, nur-u iman ile ışıklandığı zaman, kâinattan gelen mânevî nidaları işitir. Lisan-ı hal ile yapılan zikirleri, tesbihatları fehmeder. Hattâ o nur-u iman sayesinde rüzgârların terennümatını, bulutların nâralarını, denizlerin dalgalarının nağamatını ve hâkezâ yağmur, kuş ve saire gibi her neviden Rabbânî kelâmları ve ulvî tesbihatı işitir. Sanki kâinat, İlâhî bir musikî dairesidir. Türlü türlü avazlarla, çeşit çeşit terennümatla kalblere hüzünleri ve Rabbânî aşkları intiba ettirmekle kalbleri, ruhları, nuranî âlemlere götürür, pek garip misalî levhaları göstermekle o ruhları ve kalbleri lezzetlere, zevklere garkeder."(3)
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Katre.
(2) bk. Şualar, Yedinci Şua.
(3) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi, 6. Ayetin Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü