"Bütün mevcudât, o mü'minin nazarında, Seyyid-i Kerîminin ve Mâlik-i Rahîminin birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitâbıdır." cümlesini açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Kâinat bir saraydır. Cinler ve insanlar ise o sarayın en önemli misafirleridir. Sarayın sahibi ve mihmandarı ise, kâinatın Rabbi olan Allah'tır. Herhangi bir sarayda misafirlere hizmet eden hizmetkârlar olduğu gibi, bu kâinat sarayında da bitkiler, hayvanlar ve melekler de misafirlere hizmet eden birer hizmetkârdırlar. Her bir bitkinin ve hayvanın insana nasıl hizmet ettiği, izahtan varestedir. Melekler ise, gaybî olarak insanlara ya doğrudan veya dolaylı olarak hizmet etmektedirler.
Memur, kendisine emredilen, bir amirin emri altında çalışan demektir. Bu zaviyeden bakılınca başta insan olmak üzere her varlık bir memurdur. Ancak, insanın diğer varlıklardan farkı ve üstünlüğü vardır. Zira diğer varlıklar insanın hizmetine memur kılınmıştır. Yani insan sair mahlûkata bir amir konumundadır. İstediğini yer, istediğini çalıştırır ve hakeza...
Mevcudatın nasıl birer kitap olduğu konusuna gelince;
Her varlık Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış bir kelime veya bir cümle gibidir. Bu yazıların mürekkepleri atomlardır. Cenab-ı Hak, kudretiyle yarattığı atomlar aleminden hücreler dokumakta, hücrelerden bitkiler, hayvanlar, insanlar teşekkül ettirmektedir.
Bir "insan” kelimesi kâtipsiz yazılamazken, yüz trilyon hücre ile yaratılan hakiki insanlar nasıl Sani’siz, Halık’sız olabilirler?!.
Bu kainat kitabında insanın diğer yazılardan üstünlüğü, yazıldığını bilmesi, kendini okuması ve diğer varlıkları da mücmel olarak da olsa okuyabilmesidir.
Üstat Hazretlerinin, “Ey kendini insan bilen insan, kendine oku. Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var.”(1) sözü ne kadar hikmetlidir?!.
Çevremizdeki her şeyin bir mesaj olduğunun farkında olmak, kâinatı, bizim için yazılmış bir kitaba dönüştürür.
(1) bk. Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Otuz Birinci Pencere.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü