"Bütün mu'cizeleri ve bütün delâil-i nübüvveti ve hakkaniyetinin bütün burhanları, birden hakikat-ı haşriyenin tahakkukuna şehadet ederek ispat ederler." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletine delâlet eden bütün mucizeleri ve bütün delâil-i nübüvveti ve hakkaniyetinin bütün burhanları, birden hakikat-ı haşriyenin tahakkukuna şehadet ederek ispat ederler. Çünkü; bu zâtın bütün hayatında bütün dâvaları, vahdâniyetten sonra haşirde temerküz ediyor." (Şualar, Dokuzuncu Şuâ, İkinci Nokta)
Mu’cizeler; Peygamber Efendimiz (asm)'in peygamberliğini ispat eden delillerdir. Peygamber Efendimiz (asm)'in nübüvveti mu’cizeler ile sabit olursa, onun dava ettiği şeyler de dolaylı bir şekilde sabit olmuş olur. Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)'in en büyük davası ise tevhitten sonra haşirdir.
"Güneş çıktı ise o zaman gündüzdür" hükmü, nasıl zaruri bir münasebet ile birbirini iktiza ediyorsa, "Hazret-i Muhammed (asm) mu’cize gösterip peygamberliğini ispat ediyorsa, o zaman bütün dava ettiği şeyler de haktır" manası, zarurî bir şekilde iktiza ile sabit oluyor demektir.
Mu’cizesi doğru, ama davası yalan olan birisi tarihte görülmemiştir. Mu’cize varsa dava haktır, dava batılsa mu’cize yoktur. Yani Peygamber Efendimiz (asm)'in yüz binlerce şahidin huzurunda göstermiş olduğu bütün delil ve mu’cizeler, aynı zamanda en büyük davası olan haşrin de bir delili hükmündedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü