Dokuzuncu Şua
İçerikler
-
"Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da Onun âyetlerindendir. İlim sahipleri için elbette bunda deliller vardır." Bu ayetin evrime örnek gösterilmesi konusunda ne dersiniz?
-
"Onuncu Söz'ün Mühim Bir Zeyli ve Lahikasının Bir Parçası"nda zikredilen ayetlerin, meal ve izahları hususunda kısaca bilgilendirmede bulunur musunuz?
-
Haşre dair Dokuzuncu Şua'da; “Dokuz âli makam ve bir ehemmiyetli mukaddimeden ibarettir.” deniliyor. Mukaddime telif edilmiş, ancak dokuz âli makam hususunda bir bilgi verilmemiştir. Bu hususta düşüncenizi alabilir miyiz?
-
"Çocuklar, yalnız cennet fikriyle, onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı dayanabilirler. Ve gayet zayıf ve nazik vücutlarında bir kuvve-i maneviye bulabilirler." İzah eder misiniz?
-
Haşir akidesinin faydaları ve hayatî neticeleri nazara verilirken, çocuklar için cennet boyutu, ihtiyarlar için hayat-ı bâkiye ümidi, gençler için cehennem kısmı, aile hayatı için ise daimî, ebedî ve sermedî bir beraberlik ciheti nazara veriliyor...
-
İnsanın insan olabilmesi için illa ceza (cehennem) veya rüşvet (cennet) gerekli midir? Risaleler ışığında cevaplar mısınız?
-
"Cehennem endişesi olmazsa ‘El-hükmü lil-galib’ kaidesiyle o sarhoş delikanlılar, hevesatları peşinde bîçare zaîflere, âcizlere, dünyayı Cehenneme çevirecek." Vicdan ve polis etkeni varken, neden cehennem korkusu öne çıkarılıyor?
-
"Hayat-ı içtimaiyenin hüsn-ü cereyanını temin eden, yalnız cehennem fikridir." Ateist biri "Cehenneme inanmadığını, ama kimseye de zulmetmediğini, onlara dünyayı cehennem etmediğini" ifade ederek, bu fikri kabul etmiyor, ne denilebilir?
-
"İhtiyarlar, yalnız hayat-ı uhreviye ile yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül edebilirler. Ve çok alakadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukabil bir teselli bulabilirler." İzah eder misiniz?
-
"İnsanların hayat-ı içtimaiyesinin medarı olan gençler, delikanlılar şiddet-i galeyanda olan hissiyatlarını ve ifratkâr bulunan nefis ve hevalarını tecavüzattan ve zulümlerden ve tahribattan durduran ve hayatı içtimaiyenin hüsnü cereyan,.." İzahı nasıl?
-
"İnsanların hayat-ı içtimaiyesinin medarı olan gençler..." ibaresini izah eder misiniz?
-
"Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir melce bir tahassungâh ise, aile hayatıdır." İzah eder misiniz?
-
"...Belki insanın midesindeki ihtiyacın vücûdu taamların vücûduna delâlet ve şehadetinden daha zâhirdir. Ve daha ziyade tahakkukunu bildirir. Ve eğer bu Hakikatı haşriyenin neticeleri..." Dördüncü delili izah eder misiniz?
-
"Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletine delâlet eden bütün mu’cizeleri ve bütün delâil-i nübüvveti ve hakkaniyetinin bütün burhanları, birden hakikat-ı haşriyenin tahakkukuna şehadet ederek ispat ederler..." İzah eder misiniz?
-
"İşte, iman-ı haşrînin yüzer neticesinden birisi, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye taallûk eder. Ve bu tek neticenin de yüzer cihetinden ve faidelerinden mezkûr dört delile sairleri kıyas edilse anlaşılır ki, hakikat-ı haşriyenin tahakkuku ve..." İzah?
-
"Acaba bir tek âyetin birtek işareti gözümüz önünde ulûm-u İslâmiyede müteaddit ilmî ve kevnî hakikatleri meyve veren bir kitabın,.." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Çünkü, Kur'ân'ın hemen üçten birisi haşirdir." ile "Ve madem Kur'ân'ın dörtten birisi haşir ve âhirettir." cümlelerini nasıl anlamalıyız?
-
"Çünkü, Kur’ân’ın hemen üçten birisi haşirdir. Ve ekser kısa sûrelerinin başlarında gayet kuvvetli âyât-ı haşriyedir." İzah eder misiniz?
-
"Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyânın hakkaniyetini ispat eden bütün mu’cizeleri, hüccetleri ve hakikatleri, birden hakikat-i haşriyenin tahakkukuna ve vukuuna şehadet edip ispat ederler." İzah eder misiniz?
-
"...Binler tasrihat ile bu hakikat-ı haşriyeyi gösterip ispat ettikten sonra, o hakikati tanımayan bir echel ahmak için cehennem azabı lâzım gelmez mi? Ve ayn-ı adâlet olmaz mı?" Bu paragrafı izah eder misiniz?
-
"Acaba bir sultanın bir tek işareti yalan olmamak için bazan bir ordu hareket edip çarpıştığı halde, o pek ciddî ve izzetli sultanın binler sözleri ve va'dleri ve tehdidlerini yalan çıkarmak hiçbir cihette kabil midir ve hakikatsız..." İzah?
-
"Kur’ân’ın tafsilâtla, izahatla, tekrarla beyan ve ispat ettiği hakikat-i haşriyeyi asırlarına ve zamanlarına göre o hakikatı kat’î kabul ile beraber, tafsilâtsız ve perdeli ve muhtasar bir surette beyan..." İzahını yapar mısınız?
-
"Münacât" denilince aklımıza dua ve yalvarma geliyor. Münacat'taki haşir bahsinin mukaddimeye ilave edilmesi nedendir?
-
"Ahiretin izlerini ve tereşşuhatını bildiren hadsiz keşfiyatlarına ve müşahedelerine ve ilmelyakîn ve aynelyakîn derecesinde bulunan itikadlarına ve imanlarına binaen saadet-i ebediyeyi insanlara müjdeliyorlar." Hakkalyakin mertebesi nazara verilmemiş?
-
"...şefkat-i rubûbiyetini müteessir eden ehl-i dalâleti..." cümlesindeki "mütessirlik" tabirini izah eder misiniz? Yani, her şeyi Yaratan nasıl üzülür, müteessir olur?
-
"Hak isminin en büyük bir şuâı; bu hakikat-ı ekber-i haşriye olduğunu iman ederek..." ifadesini nasıl anlamalıyız?
-
"Senin azamet-i kibriyâna dokunan ve izzet-i celâline dokunduran ve ulûhiyetinin haysiyetine ilişen ve şefkat-i rubûbiyetini müteessir eden..." Burayı açar mısınız?
-
"Hak kelâmullâh olduğunu ve bütün semâvî kitapların en büyüğü ve en efdali!" Bu ne demektir; Kur'an-ı Kerim semavi kitapların en yücesi en ulvisi en değerlisi denebilir mi? Bazıları da diyor ki, Allah kelamı olması bakımından aralarında farklılık yoktur?
-
"Zât-ı Vâcibü’l-Vücudun hem mevcudiyeti, hem umum sıfatları, hem ekser isimleri,.." Sıfat için "umum", isim için "ekser" denilmesine değinerek; "Saltanat-ı ulûhiyetinin sermedî bir medarı olan âhiret vardır." hüküm cümlesini izah eder misiniz?
-
"Bu dar yerde ve karışık ve birbiri içinde yazılan bahar kitâbından daha kolay olarak, geniş bir yerde güzel ve lâyemut bir kitâbı yazacağım ve size okutturacağım." deniyor. Allah için zor, kolay ifadesi kullanılabilir mi?
-
"Elbette in’âmı istihzadan ve ihsanı aldatmaktan ve inâyeti adâvetten ve rahmeti azaptan ve lütuf ve keremi ihanetten halâs eden ve ..." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Elbette ve herhalde, o kitabın aslı yazılmış ve haşir ve neşir ile hâşiyeleri de yazılacak ve umumun defter-i a'mâlleri onda kaydedilecek." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Çok antika nevilerini liste gibi birer yerlerde öyle toplayıp süslettirir." ifadesini kısmını açar mısınız, burada insan ne yapıyor?
-
"Ekser masnuatını kendi hevesatının hendesesiyle ve ihtiyacatının düsturlarıyla öyle güzelce tanzim ve teşhir ve tezyin ve çok antika nevilerini liste gibi birer yerlerde öyle toplayıp süslettirir..." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Kuvvetli ve hikmetli ve şefkatli bir mutasarrıf var ki, böyle nev-i insana bakıyor, besliyor, istediğini veriyor." Bunların örneğini verir misiniz?
-
"Ve madem, bu mahiyetteki arzın her tarafına hükmeden ve ekser mahlûkatına tasarruf eden ve ekser zîhayat mevcudatını teshir edip kendi etrafına toplattıran..." Devamıyla izah eder misiniz; “Kendi etrafına toplattıran”dan kasıt nedir?
-
İnsanın arza halife olmasının bir sebebi “sanatlar ve fenler”dir. Allah’ın indinde fen ve sanatların değeri, iman ve ibadetle mukayese edilemeyecek kadar zayıf ve kıymetsiz kalmıyor mu?
-
"Nev-i insandan dahi makasıd-ı rububiyetine tevafuk eden..." İzah eder misiniz?
-
"Umum kainatta eserleri görünen şu adalet-i mutlaka..." cümlesini açar mısınız, kainatta adalet nasıl görünüyor?
-
"Ve şimdi de ruhen diri ve hayy olmasın." ifadesini açar mısınız?
-
"Elhâsıl madem Allah var, elbette âhiret vardır." cümlesini nasıl anlamalıyız?
-
"Sultan-ı Sermedînin kemâlâtı naks ve kusurdan ve kudreti aczden ve hikmeti sefahetten ve adaleti zulümden tenezzüh ve takaddüs ve teberri etsin." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Risale-i Kaderde iman-ı bil-kader rüknünü ispat eden bütün deliller, dolayısıyla haşre ve neşr-i suhufa ve mizan-ı ekberdeki muvazene-i a’mâle delâlet ederler." Kadere imanın haşrin gelmesini istemesini nasıl anlayabiliriz?
-
"Hem, haşir gelmezse, kader kalemiyle yazılan bu kitab-ı kâinatın bütün muhakkak mânâları bozulur ki, hiçbir cihet-i imkânı olamaz. Ve o ihtimal, bu kâinatın vücudunu inkâr gibi bir muhal, belki bir hezeyan olur." İzah eder misiniz?