"Çok güzellikleri intaç veya izhar eden bir çirkinlik dahi, dolayısıyla bir güzelliktir." cümlesini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Kâinatta çirkinlik diye bir şey yoktur. Her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibari ile güzeldir.

"Her şeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki her şey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Ezcümle:"

"Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebâtâtın tebessümleri saklanmış. Ve güz mevsiminin haşin tahribatı, hazin firak perdeleri arkasında, tecelliyât-ı celâliye-i Sübhâniyenin mazharı olan kış hâdiselerinin tazyikinden ve tâzibinden muhafaza etmek için, nazdar çiçeklerin dostları olan nazenin hayvancıkları vazife-i hayattan terhis etmekle beraber, o kış perdesi altında nazenin, taze, güzel bir bahara yer ihzar etmektir. Fırtına, zelzele, veba gibi hâdiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hâdiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâblar ve küllî tahavvüller birer mânevî yağmurdur."(On Sekizinci Söz)

“Hüsn-ü bizzat”, zatında güzel demektir. Semanın güzelliği, baharın güzelliği, denizin güzelliği, ormanın güzelliği, gündüzün güzelliği, sıhhatin güzelliği gibi çok güzellik bu gruba girer.

“Hüsn-ü bilgayr” ise, çirkin görünmekle birlikte neticesi itibariyle güzel mânâsına gelmektedir. Bu konuda verilen meşhur bir misali nakledelim: Çiçek bizzat güzeldir, gübre ise neticesi itibariyle güzeldir. Bu misali yaygınlaştırabiliriz.

Bizzat, yani zatında güzel olan şeyleri herkes güzel görür, ama zatında çirkin görünmekle birlikte neticeleri itibariyle güzel olan şeylerdeki güzelliği herkes göremeyebilir. Meselâ, sıhhat bizzat güzeldir, hastalık ise günahlara keffaret olması cihetiyle güzeldir.

Gündüz bizzat güzeldir; gece ise neticeleri itibariyle güzeldir. Hayat bizzat güzeldir; ölüm ise dünyadan daha güzel bir âleme gitmeye vesile olduğu için neticesi itibariyle güzeldir. Misaller artırılabilir...

“Hattâ şeytanın dahi, manevî terakkiyat-ı beşeriyenin zenbereği olan müsabakaya ve mücahedeye sebeb olduğundan, o nev'in icadı dahi hayırdır, o cihette güzeldir..” (Şuâlar, İkinci Şua)

Bize göre çirkin görünen şeyler ve hâdiseler de İlâhî isimlerin tecellisine ayna olmaktadırlar. Bütün isimler güzel olduğu gibi onların bütün aynaları da güzeldir.

“Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebatatın tebessümleri saklanmış...”(On Sekizinci Söz)

Yağmur ve çamur görünüşte çirkin ve meşakkatlidir, hakikatte binlerce bitki ve canlıya bir ana kucağı gibi müşfik ve şefkatlidir. Yağmur çamur olmasa milyonlarca canlı hayat bulamaz. Demek fırtınalı yağmur ve çamur bizzat değil neticeleri itibari ile güzeldir.

Mesela, çiçeğin güleç yüzü bizzat güzeldir, çiçeğin muhafızı olan dikenleri ise dolaylı bir güzelliktir. Çünkü o diken, o çiçeğe muhafızlık ederek çiçeğin o bizzat olan güzelliğine hizmet ediyor. Yani diken bizzat değil, netice ve gayeler açısından güzeldir.

Yine zelzele büyük bir hâdisedir, zahiren şerdir ve çirkindir. Zelzelenin sadece zahirine bakanlar onun altındaki hikmetleri ve rahmet cilvesini göremezler. Ehl-i imanın malı sadaka hükmüne geçer, vefat edenler şehadet mertebesine yükselir, diğer insanlar da gafletten uyanır.

İşte batında şuur tam iken zahirde şuur perdeli ve kapalı oluyor. Lakin zahirde de iman ve teslimiyet ile mükellefiz. Şayet batın noktasından bize tam şuur verilse kâinatta şer ve çirkinliğin İlahi nizam içinde olmadığını bizzat görürüz. Her şeyin ya bizzat ya da neticesi itibarı ile güzel olduğunu rahatlıkla okuyabiliriz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...