"Çünkü coğrafya ve kozmoğrafya fenlerinin kısacık kanunlarıyla ve daracık düsturlarıyla ve küçücük mizanlarıyla Kur’ân’ın semavatına..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Çünkü coğrafya ve kozmoğrafya fenlerinin kısacık kanunlarıyla ve daracık düsturlarıyla ve küçücük mizanlarıyla Kur’ân’ın semavatına çıkamadıklarından ve âyâtın yıldızlarındaki yedi kat manaları keşfedemediklerinden, ayeti tenkit, belki inkârına divanecesine çalışmışlar." (Lem'alar, On İkinci Lem'a.)

"O Allah ki, yedi göğü yarattı ve yeryüzünü de onlar gibi yarattı." (Talâk, 65/12).

Üstat Hazretleri bu ayetin sonundaki; “Dünyayı da onlar gibi yarattı” tabirinin ne manaya geldiğini izah ediyor. Ayette ifade edilen "yedi gök" ve "yedi kat" tabirinin “yeryüzünü de onlar gibi yarattı." tabirinden bağımsız bir manaya sahip olduğuna işaret ediyor.

Üstat bu manaya şöyle işaret ediyor:

"Saniyen, ayetin sarahatinde 'yedi kat arz' dememiş. اَللهُ الَّذِى خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ اْلاَرْضِ مِثْلَهُنَّ ilâ âhir. Âyetin zâhiri diyor ki: 'Arzı da o seb'a semavat gibi halk etmiş ve mahlukatına mesken ittihaz etmiş.' Yedi tabaka olarak halk ettim, demiyor. Misliyet ise, mahlukiyet ve mahlukata meskeniyet cihetiyle bir teşbihtir." (Lem'alar, On İkinci Lem'a.)

Bu ifadelerden "yedi gök" gibi, "yedi tabakalı" dünya manası çıkmıyor. Dünyanın misliyet olarak semaya benzemesi ise, sema nasıl birtakım sekenelere mesken ise, dünya da çok farklı tabaka ve katmanları ile başka başka sekenelere mesken olması ciheti ile semaya benzer manasındadır.

Üstad Hazretleri, dünyanın kendi içindeki katmanları sadedinde ise şöyle buyuruyor:

• Zeminin küçük mikyasta eskiden beri yedi iklimi,

Dünyanın yedi ayrı kıtasının, yedi ayrı iklimi ayetin yedi tabiri içine girebilir.

• Hem Avrupa, Afrika, Okyanusya, iki Asya, iki Amerika namlarıyla maruf yedi kıtası,

Dünyadaki yedi kıtaya işaret ediyor.

• Hem denizle beraber Şark, Garp, Şimal, Cenup, bu yüzdeki ve Yeni Dünya yüzündeki malum yedi kıtası,

Yönlerin ve denizlerin farklı farklı olması, dünya katmanlarına işaret ediyor.

• Hem merkezinden ta kışr-ı zâhirîye kadar, hikmeten, fennen sabit olan muttasıl ve mütenevvi yedi tabakası,

Toprak katmanlarına işaret ediyor.

• Hem zihayat için medar-ı hayat olmuş yetmiş basit ve cüz'î unsurları tazammun edip ve "yedi kat" tabir edilen meşhur yedi nevi küllî unsuru,

Canlıların yaşaması için gerekli olan bütün maddeler bu yedi taifenin içinde olması ve bütün hayatların bu maddelerden çıkması, semaya nisbeten dünyanın da ne kadar ehemmiyetli ve ayetin yedi kat tabirine masadak olduğuna işaret ediyor.

• Hem "dört unsur" denilen su, hava, nar, toprak (türab) ile beraber, "mevâlid-i selâse" denilen maâdin, nebatat ve hayvanatın yedi tabakaları ve yedi kat âlemleri,

Hayata kaynaklık eden unsurlar sayıldığında hava, su, ateş, toprak ve bunlara ilaveten madenler, bitkiler ve hayvanlar miktar olarak yediye ulaşması, ayetin yedi tabirine mutabakat ediyor.

• Hem cin ve ifrit ve sair muhtelif zîşuur ve zîhayat mahlûkların âlemleri ve meskenleri olduğu, çok kesretli ehl-i keşif ve ashab-ı şuhudun şehadetiyle sabit yedi kat arzın âlemleri,

Dünyanın görünen katmanlarından başka gaybi çok katmanları da ayetin mana dairesine girer.

• Hem küre-i arzımıza benzeyen yedi küre-i uhrâ dahi bulunmasına, zihayata makarr ve mesken olmasına işareten yedi tabaka, yani, yedi küre-i arziye bulunmasına işareten küre-i arz dahi, yedi tabaka, ayat-ı Kur'âniyeden fehmedilmiştir. (bk. age.)

Üstad Hazretlerinin bu ibarelerinden, dünyaya benzer yedi ayrı dünyanın anlaşılmasında bir beis yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)
Bin Barekallah bu cevaba.. Allah razı olsun, ilminizin birazını bize de nasib etsin, çok teşekkür ederim...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mavininhuznuu
Allah razı olsun cok harika olmuş
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hamditas

Altıncı mukaddeme: Şu müteaddit emarelerden anlaşıldı ki, semavat, müteaddittir. Şeriat Sahibi de yedidir demiştir; öyle ise yedidir. Maahaza yedi, yetmiş, yedi yüz sayıları Arap üslûplarında kesret için kullanılır.

Arkadaş! Pek geniş bulunan Kur'ân-ı Kerimin hitaplarına, mânâlarına, işaretlerine dikkat edilmekle, bir âmiden tut, bir veliye kadar bütün tabakat-ı nâsa ve umum efkâr-ı âmmeye olan müraatları, okşamaları fevkalâde hayrete, taaccübe muciptir.

Meselâ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ kelimesinden bazı insanlar havâ-i nesîmiyenin tabakalarını fehmetmiştir. Öbür bazı da, arzımız ile arkadaşları olan hayattar küreleri hata eden nesîmî küreleri fehmetmiştir. Bir kısım da, seyyarât-ı seb'ayı fehmetmiştir. Bir kısmı da, manzume-i şemsiye içinde esîrin yedi tabakasını fehmetmiştir. Bir kısım da, şu bildiğimiz manzume-i şemsiye ile beraber altı tane daha manzume-i şemsiyeyi fehmetmiştir. Bir kısım da esîrin teşekkülâtı yedi tabakaya inkısam ettiğini fehmetmiştir.

Hülâsa: Herbir kısım insanlar, istidatlarına göre feyz-i Kur'ân'dan hisselerini almışlardır. Evet, Kur'ân-ı Kerim, bütün şu mefhumlara şâmildir diyebiliriz.
(Said Nursi r.a. İşaratül İ'caz)

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hamditas
Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin sınırlarından geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa, haydi geçin gidin! bir kuvvet olmadıkça, çıkıp gidemezsiniz! (Rahman Suresi 33. Ayet)
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...