"Dört zatın o dehşetli yangından kurtulması, Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübrâ’nın bir kerameti olduğuna..." Buna karşı, "O zaman her eve risale koyalım yanmasın?!." sualine nasıl cevap vereceğiz?

Değerli Kardeşimiz;

"Risale-i Nur’un çalışkan talebelerinden ve Çalışkan hanedanından üç kardeşi olarak dört zatın o dehşetli yangından kurtulması, Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübrâ’nın bir kerameti olduğuna hem benim, hem onların, hem sair kardeşlerimizin kat’î kanaatimiz geldi. Burada eksik olmayan az bir rüzgâr esseydi, o çarşı dükkânlarının ekserisini yandırabilirdi..." (Emirdağ Lâhikası-I, 67.Mektup)

Her eve Risale-i Nur koymakla iş bitmiyor, her evde Risale-i Nur'un okunması, anlaşılması ve yaşanması da gerekiyor. Bunlar temin edilirse, inşaallah Risale-i Nur'un bereketine hem belalar def olur hem rızık genişler hem de mes’ud ve huzurlu olunur.

Sadece kitap alıp eve koymak şekilcilikten öteye geçmez. Şayet kitap alıp eve koymak kâfi olmuş olsa idi, zaten herkesin evinin bir köşesinde kılıfın içinde hiç açılmadan ve okunmadan duran Kur’an-ı Kerim bulunmaktadır.

Burada, Çalışkan ailesinin Risale-i Nur'a sadakatle hizmet etmesi, Risale-i Nuru tam anlayıp yaşamaları gibi sebepler bulunuyor. Yani sadece dükkânına bir kitap koyma meselesi değil.

Zaten son zamanlarda dindarlık şekilciliğe büründü; ihlas, idrak, gayret, samimiyet gibi güzel hasletler ihmal edilir oldu. Şeklin arkasında ruh ve samimiyet yoksa, soğuk ve tantanadan başka bir şey değildir...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü