"Ehl-i dalaletin zilletindendir ittifakları... Ehl-i gaflet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalalet, hak ve hakikate istinad etmedikleri için, zayıf ve zelildirler." Ehl-i dünya neden zayıftırlar?
Değerli Kardeşimiz;
"Ehl-i dalâletin zilletindendir ittifakları; ehl-i hidayetin izzetindendir ihtilâfları. Yani ehl-i gaflet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet, hak ve hakikate istinad etmedikleri için, zayıf ve zelildirler. Tezellül için, kuvvet almaya muhtaçtırlar."
"Bu ihtiyaçtan, başkasının muavenet ve ittifakına samimi yapışırlar. Hatta, meslekleri dalâlet ise de yine ittifakı muhafaza ederler. Âdeta o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalalette bir ihlâs, o dinsizlikte dinsizdârâne bir taassup ve o nifakta bir vifak yaparlar, muvaffak olurlar." (Lem'alar, Yirminci Lem'a.)
İnsan iman ve tevekkül ile Allah’a intisap edip, ona istinat etmezse, büyük bir boşluğa düşer, her hâdiseden titrer ve mahlûkata dilencilik etmeğe mahkûm olur. Bu manevi boşluğu ve zayıflığı gidermek için de ittifaka, birliğe ve dayanışmaya mecburdur.
İman ile Allah’a intisap edip, tevekkül ile ona dayanan, ihlas ile hareket eden kişi ise, onun rızasını taleb ediyor, dolayısı ile de bütün ve isim ve sıfatları kendisine şefaatçi olarak buluyor. Bu da ona bitmez bir hazine ve büyük bir kuvvet oluyor.
Habib-i Kibriya Efendimiz (asm)'in tek başına düşmanlara galip gelmesi, İslamiyeti dünyanın başına geçirmesi, manevi emri altına alması, iman, tevekkül ve ihlasın ne derece büyük bir kuvvet ve şefaatçi olduğunun açık bir delilidir. Tarihte bunun binlerce misali var.
Üstad Hazretlerinin hayatı da buna güzel bir misaldir. Garip, kimsesiz, hasta, yaşlı ve sürekli takip altında olduğu halde, organize şeklinde hareket eden dinsizliğe meydan okuması ve galip gelmesi iman ve ihlasın ne denli azim bir kuvvet olduğunu kör gözlere bile gösterir.
Evet, "Elleri bağlı, zaif ve hasta bir tek adama ordular taarruz ettiği" halde, o, imanından aldığı kuvvetle davasından zerre kadar taviz vermemiş, eğilmemiş, yılmamış, yıkılmamış; bütün gizli zındıka komitelerini fikren tarumar etmiş ve bütün planlarını -biiznillah- akim bırakmıştır.
Ehl-i dalâlet; zayıflık ve zilletleri yüzünden birbirinden güç ve kuvvet almak zorundadırlar. Allah’a ve hakka dayanmadıkları için, kalp ve ruhlarında büyük bir boşluk, zillet ve çaresizlik oluşuyor. Haliyle bu boşluğu ve çaresizliği kendi aralarında ittifak kurarak gidermeye çalışıyorlar. Yani tezellüle düşmemek için birlik olmak zorunda kalıyorlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü