Emanetin bir vechinin "ene" olduğu ifade ediliyor. Acaba başka hangi vecihleri var?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor." (Ahzab, 33/2)

Bu ayette geçen "emanet" mefhumu farklı tevillere müsaittir. Mesela, İmam Gazzalî bu emaneti "marifet ve tevhit" olarak izah eder.(1) Bu meyanda,

"Ne yer, ne gökler beni içine almadı. Fakat mü'min kulumun kalbine sığdım."(2) kutsi hadisini nazara verir.

Muhyiddin-i Arabî Hazretleri benzeri bir yaklaşımla bu ayeti; "marifetullaha güç, vüsat" şeklinde tevil eder. “Çünkü insan âlemin meyvesidir. Nefsini âlemde görür. Âlemin tamamını içine alan nefsiyle Rabbini görür. Bundan dolayı, âlemin güç yetiremediğine güç yetirir, kalbiyle Allah'a muhatap olur.”(3)

Bursevî ise, emaneti üç mertebede ele alır:

1. Dinin mükellef kıldığı şeyler. Emanetin edası gerektiği gibi, bunların da gözetilmesi gerekir. Mesela, akıl bir emanettir, âzalar birer emanettirler. Ruhlar âleminde insandan alınan misak ve ahidler, hep birer emanet durumundadır.

2. Muhabbet, aşk, incizab-ı İlahi. Bu birinci mertebenin neticesidir. İnsan, bu gibi hususiyetleriyle meleklere üstün gelir. Gerçi, meleklerde de muhabbet vardır. Fakat onların muhabbeti, terakkiye sebep olan mihnet, bela ve zor tekliflere bina edilmemiştir. Hakiki terakki, sadece insan içindir.

3. Vasıtasız feyz-i İlahi. Bu feyz, ayette "zalumiyet ve cehuliyet" ile işaret olunan vücudî perdelerden çıkmakla elde edilir.

Bu üç mertebeden birinci mertebe avam, ikinci mertebe havas, üçüncü mertebe ehass-ı havas içindir.(4)

Nur Külliyatı'nda emanetin çok cihetlerinden bir cihetinin de "ene" olduğu ifade edilir. Yani, insan Allah'ın verdiği benlik ile Allah'ı tanır. Mesela, kendi cüz'î ilmiyle Allah'ın külli ilmini, cüz'i kudretiyle onun sonsuz kudretini tanır.(Sözler, Otuzuncu Söz, Birinci Maksat)

Gök, yer ve dağa doğrudan Allah'a muhatap olabilecek kabiliyetler verilmediğinden, onlar emaneti kabul etmemişler, çekinmişlerdir.

"Gök, zemin, dağ, tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteaddit vücuhundan bir ferdi, bir veçhi enedir. Evet, ene, zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar âlem-i insaniyetin etrafına dal budak salan nurani bir şecere-i tûbâ ile müthiş bir şecere-i zakkumun çekirdeğidir." (bk. age.)

İnsanın iradesi, duyguları, kabiliyetleri yani maddî ve manevî bütün cihazları, bu emanetin tafsili izahlarıdır. Zira insana takılan her bir latife ve cihaz, Allah’ın isim ve sıfatlarını anlamak ve kıyas yapabilmek için verilmiştir. İnsan bu emanetleri ilahî maksatlar istikametinde kullanır ise emanete sahip çıkmış olur, nefis hesabına istimal ederse emanete hıyanet etmiş olur.

Dipnotlar:

1) Gazzali, İhya, III, 14.
2) age. III, 15. Hadis, ehl-i tasavvuf mabeyninde meşhur olup, müminin kalbinin Allah'a muhatap olmasını ifade eder. Hadis için Aclûnî, Muhammed, Keşfu'l-Hafa, Daru İhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, 1351 h., II, 195.
3) Alûsî, Ebu'l-Fadl, Ruhu'l-Meani, Daru İhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, 1985, XXII, 102.
4) Bursevi, VII, 249-250.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 25.369
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

şehrayin
Emanet Allah'ın biz kullara verdiği maddi ve manevi azalar duygular cihazlar hislerdir. ayrıca hepimizin umumi alemden inikas eden hususi dünyamız da emanettir ayrıca mevcudatın tespihatını ibadetini cenabı hakka takdim etmek vazifesi de emanettir esmayı anlamak tecelliyatını bilmekte emanettir v.s v.s
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...