"Esbabı tamamen ihmal ve terk etmek iyi değildir... Daire-i esbabda iken tevekkül etmek, bir nevi tembellik ve atalettir." Ne demektir?

Soru Detayı

- Para sıkıntısı çekerken, darda kaldığında birinden bunu talep etmek yukarıdaki manaya göre doğru mudur?
- Parayı verip sıkıntıdan kurtulmaya sebeb olan kişiye yukarıdaki manaya göre nasıl bakmalıyız?
- Veya vermemeyi tercih ederse bakışımız nasıl olmalı?
- O zaman sanki bizim sıkıntıdan kurtuluşumuz o sebeb olan kişinin insafına kalmış gibi oluyor…

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Lakin, esbabı tamamen ihmal ve terk etmek iyi değildir. Çünkü o zaman Cenâb-ı Hakkın hikmet ve meşietiyle kâinatta vaz edilen nizama karşı bir temerrüd çıkar. Evet, daire-i esbabda iken tevekkül etmek, bir nevi tembellik ve atalettir." (İşaratü'l-İ'caz, Fatiha Suresi)

Borç almak ve borç vermeyi dinimiz meşru kabul etmektedir. Fakat borç verenleri de karşılıksız borç vermeleri noktasında dinimiz ikaz ediyor. Buna karz-ı hasen, yani karşılıksız ve faizsiz borç denir.

Sebepler sırf görünüşte olup, iş hususunda tesirsizdir. Bütün tesir ve güç Allah'ındır. Allah'tan başka tesir ve güç sahibi yoktur. Nasıl ki süt içmek isteyen birisi, Allah'ın süt çeşmesi olarak yarattığı mübarek hayvanlara sahip olması gerekir. Ama sütü yaratan o sebep değil, Allah'tır. Aynı şekilde bir mümin, ihtiyaç vaktinde kendisine borç veya hibe para verebilecek birisinin kapısına gitmesi meşrudur. Lakin bilecek ki, veren de verdirmeyen de Allah'tır. Çünkü herşey onun emriyle ve hükmüyle halledilir.

Burada sebepleri tamamen terk etmekten bahsediliyor. Yani bir insan sebepleri tamamen terk edip fakirlik ve zaruret içine düşerse bu caiz değildir. Sen çalışma tembellik et, sonra insanlardan para dilen, ona buna avuç aç, bu haramdır. İslam dininde asalaklık, dilencilik başkasının sırtından geçinmek haramdır.

Sebepleri yerine getirmişsin, çalışıp çabalamışsın ama insanlık hâli olarak paraya sıkışmışsın, bu durumda ödemek kaydı ve niyeti ile birinden borç para istemek sebepleri esas kabul etmek ya da tembellik anlamına gelmez. Müslümanların karşılık beklemeden birbirine yardım edip borç vermesi, güzel bir hâldir buna karz-ı hasen denilir.

Karz-ı hasen, borcu olan ihtiyaç sahibi kişiye haramlardan uzak durması ve harama bulaşmaması için, ihtiyacını giderecek meblağı faizsiz olarak ve sırf Allah rızasını kazanmak için temin etmektir.

Genel kaide, dilenciliğin haram oluşudur.

“Dilenmek ancak şu üç sebeple helal olur: Borçluluk, yoksulluk, kan bedeli ödeyecek olmak.” (bk. Buhari, Zekât, 53.)

Her üç durumda da ihtiyaç sahibi olmak ortak özelliktir. Şu hâlde borç almak veya yardım istemek ile dilencilik ayrı şeylerdir. Birincisi, elinden geleni yaptığı halde ihtiyaç hâlinden kurtulamadığı için el açar; diğeri ise dilenmeyi meslek edinmiştir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Sebepler sırf zahirîdir (Video: Dr. B. SABAZ).

- Sebeplerin zahiri birer perde olduğunu misallerle izah eder misiniz?

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 307
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...