"Evet, bir genç, hapiste, yirmi dört saat her günkü ömründen tek bir saatini beş farz namaza sarf etse..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, bir genç, hapiste, yirmi dört saat her günkü ömründen tek bir saatini beş farz namaza sarf etse ve ekser günahlardan hapis mâni olduğu gibi, o musîbete sebebiyet veren hatâdan dahi tevbe edip sâir zararlı, elemli günahlardan çekilse, hem hayatına, hem istikbâline, hem vatanına, hem milletine, hem akrabâsına büyük bir faydası olması gibi; o on, on beş senelik fânî gençlikle, ebedî parlak bir gençliği kazanacağını, başta Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân, bütün kütüb ve suhuf-u semâviye katî haber verip müjde ediyorlar."(1)
Bu cümlede birkaç nokta nazara veriliyor:
- Günün bir saatini namaza vermesi.
- Hapsin, dışarıda işlenecek günahlara engel olması.
- Hapse sebep olan hatasından tövbe etmesi.
- Hapis müddetince de sair günahları işlememesi.
Bu şartları yerine getiren bir genç, kendi hayatını İslamî çizgiye çekmiş olur. Bu halin hapis sonrası da, İnşallah, devam etmesiyle, istikbal hayatını istikamet üzere tanzim eder, aynı hatalara bir daha düşmemeye çalışır. Böylece hem akrabalarına, hem vatanına, hem milletine faydalı bir evlat olur.
Ebedî saadet bir anda da kazanılır. Bir insan bir an iman edip hemen vefat etse ebedî saadete nail olur. Hissiyatın akla galip geldiği on beş senelik gençlik hayatını iman ve ibadet dairesinde geçiren bir gencin, daha sonraki hayatını da aynı şekilde geçirmesi ve ebedî saadete mazhar olması kuvvetle muhtemeldir.
“Başta Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân, bütün kütüb ve suhuf-u semâviye kat’î haber verip müjde” ettikleri haber, “Gençliğini iman ve salih amel dairesinde geçirenlerin cennette ebedî bir gençliğe kavuşacaklarıdır.” Dünyevî cezalar bu hükmü bozamaz. Zerre miskal hayır ve şerrin tartılacağı mizanda, o suçlar ve çekilen cezalar da yerlerini alacaklar, hüküm “günahların ve sevapların galip yahut mağlup gelmesine” göre tahakkuk edecektir.
Gençliğini iman ve salih amel dairesinde geçirenler, mizanda günahları galip gelerek cehenneme girseler de sonunda “Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın, bütün kütüb ve suhuf-u semâviyenin kati haber verdiği” ebedî saadete ereceklerdir.
(1) bk. Sözler, On Üçüncü Söz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü