"Ey mebuslar, iyi muvazene ediniz, ta ki حَفَظْتُمْ شَيْئًا وَ غَابَتْ عَنْكُمْ اَشْيَٓاءُ beyti size handezen-i istihfaf olmasın. Elhasıl, adalet ne unvanla olsa, adalettir. Lakin ihtilaf-ı unvanın büyük bir tesiri var..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey mebuslar, iyi muvazene ediniz, ta ki حَفَظْتُمْ شَيْئًا وَ غَابَتْ عَنْكُمْ اَشْيَٓاء- (Bir şeyi korudunuz, ama pek çok şeyi kaybettiniz.) beyti size handezen-i istihfaf olmasın."
"Elhasıl, adalet ne unvanla olsa, adalettir. Lakin ihtilaf-ı unvanın büyük bir tesiri var. Hatta mantıkta: 'Bir şey-i vahid bir unvanla zaruri olduğu halde, başka unvanda nazaridir.' Ve salat, ibadet unvanıyla -kıbleye müteveccih olduğu halde- sahih ve karindir ve lu'b unvanıyla veyahut kıbleye teveccüh olunmasa batıl ve haramdır; namaz, sureten o namazdır." (Asar-ı Bediiyye, Makale-6: MEBUSANA HİTABI)
Adaletin adı ve unvanı değil, kendisi önemlidir. Bu nedenle hangi isim ve unvanla olursa olsun, adalet adalettir. Lakin unvanın da büyük bir tesiri bulunuyor, unvan doğru kullanılırsa etkisi daha fazla iken yanlış kullanılırsa etkisi daha azdır.
Mesela, namaz ibadet unvanı ile kıbleye dönerek kılındığında sahih ve makbul iken; aynı namaz eğlence ve spor unvanı ile yapılırsa ya da kıbleye değil de başka yöne dönülerek kılınsa batıl ve haramdır. Dolayısı ile amellerin ne için ve hangi unvanla yapıldığının çok büyük bir değeri ve etkisi bulunuyor.
"Binaenaleyh, meşrutiyet ve kanun-u esasî denilen adalet ve meşveret, bu unvan ile beraber o unvan-ı muhteşem ve müessir ve adalet-i mahzayı mutazammın ve nokta-i istidadımızı temin eden ve meşrutiyeti bir esas-ı metine isnad ettiren ve evham ve şükûk sahibini varta-i hayretten kurtaran ve istikbal ve ahiretimizi tekeffül eden ve menafi-i umumi olan hukukullahı izinsiz tasarrufundan sizi tahlis eden ve hayat-ı milliyemizi muhafaza eden ve umum ezhanı manyetizmalandıran ve ecanibe karşı kemalimizi ve metanetimizi ve mevcudiyetimizi gösteren ve sizi muaheze-i dünyevî ve uhrevîden kurtaran ve maksad ve neticede ittihad-ı umumiyi tesis eden…" (bk. age.)
Meşrutiyet ve anayasa İslam'dan onaylı ve İslam unvanı ile sistemleştirilirse, hem toplum buna sahip çıkar, hem meşru olur ve hem de etkisi daha ziyade olur. Tabi unvan derken şekilde değil özde bir unvan olmalıdır. Yani İslam’ın gerçek ve hakkaniyetli adalet sistemine dayanan gücünü ve özünü ondan alan bir anayasa kastediliyor.
Meşrutiyetin gerek Osmanlı gerek yeni rejimde tutmamasının nedeni, bu kavramların dinden tecrit edilip Batı ağzı ve jargonu ile millete zorla takdim edilmesinden kaynaklıdır. Toplumu meşrutiyetin içine çekebilmenin tek yolu, İslam unvanı ve prensipleri çerçevesinde takdim edilmesidir.
Ancak o zaman bu toplum bu kavramların tesirine ve büyüsüne kapılıp özümser ve canı gönülden sahip çıkabilir. Yoksa Batı ağzı ve elbisesi ile bu ilke ve kavramları bu topluma aşılamak asla mümkün değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü