"Fakat hakaik-i imaniye ve esasat-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde, dünya muamelatı suretine sokulmaz..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İKİNCİ MESELE: Ehl-i dünya diyorlar ki: 'Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiyeyi talim edecek resmî bir dairemiz var. Sen ne salâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok.'”

"Elcevap: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir? Siz dünyanızın usulünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakaik-i imaniye ve esasat-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde, dünya muamelatı suretine sokulmaz. Belki, bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyetle ve dünyadan ve huzûzât-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir."(1)

Kur’an’ın ince ve latif manaları ve imana dair hakikatler, ücret karşılığında insanlara anlatılamaz. Çünkü bu ulvi hakikatler bütün insanlığın müşterek bir kıymetidir, hiçbir şeye alet edilemez.

Dünyaya ait metalarda ve muamelelerde (üretim, alım ve satım gibi işlerde) ücret ve tekelcilik (mülkiyet) kabul edilememekle birlikte, bazı özel hallerde zaruri olabilir, ama bu kaide manevi işlerde esassızdır. Çünkü Kur’an ve iman dünyaya ait bir meta değildir.

Kur’an ve iman manevi ve cihanşumül olduğu için, halis bir niyetle ve dünyadan ve nefsani hazlardan sıyrılmak ile o feyizler gelebilir.

Kalp samimi ve masivadan sıyrılmış ise, Allah kendi kitabının sırlarını bu kalbe ilham vasıtası ile akıtır ki buna mevhibe-i ilahiye deniliyor.

Yoksa ısmarlama bir şekilde, bir ücret karşılığında ya da bir otoritenin emri ile Kur’an’ın ince ve latif manalarına ve imana dair hakikatlere vakıf olmak ve bunların gönüllere samimiyetle tesir etmesi mümkün değildir.

1) bk. Mektubat, On Altıncı Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.486
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...