"Hakaik-i İslâmiyetin güneşi, evham ve hayalât bulutlarından kurtulmuş, her yeri tenvire başlamıştır..." Oysa bilimin Batı'dan çıktığı malum. Akıl hissiyattan üstün müdür?
Değerli Kardeşimiz;
"Saltanat-ı efkârın icrâ-yı hasenesindendir ki: Hakaik-i İslâmiyetin güneşi, evham ve hayalât bulutlarından kurtulmuş, her yeri tenvire başlamıştır. Hattâ dinsizlik bataklığında taaffün eden adamlar dahi o ziya ile istifadeye başlamıştırlar."(1)
Aklın ve bilimin hakim olmaya başladığı dönem, Aydınlanma dönemidir. Aydınlanma dönemi ise XVII. ve XVIII. yüzyıllarda başlamıştır. Aydınlanmanın kökeni ve temeli; Avrupa’nın Rönesans ve reform hareketlerine kadar dayanır. 1789 Fransız İhtilali ile daha da hız kazanmıştır. Hem Avrupa'da hem de İslam dünyasında köklü değişimler yaşanmıştır. Avrupa'da Orta Çağ din dogmatizmi ve taassupçuluğu gitmiş; yerine akıl ve bilim hakimiyeti gelmiştir. Aydınlanma döneminden önce insanların aklı değil, hissiyatı hakimdi.
Muhakemat 1911 yılında yazılmıştır. Üstad'ın yaşadığı dönem ile şu anki dönem arasında fikir açısından ciddi bir fark yoktur. Eski dönemlerin taassup ve cehaleti bilim ve akıl vasıtası ile parçalanmaktadır. Bu da İslam önünde duran engellerin kalkması anlamına geliyor. Üstad'ın döneminden bu yana akıl ve bilim daha da inkişaf edecek ve eski dönemlerin kökleşmiş kalıntılarını da söküp atacaktır.
Fen ilimleri, insanlığın kolektif aklının bir mahsulüdür. Kainatta tekamül kanunu olmasından dolayı, her şey basitten mükemmele doğru gelişip büyüyor. Özellikle maddi ilimler tamamen tekamül kanuna tabidir.
Maddi ilimler bir bina gibidir, her dönem insanları bu binaya bir tuğla koymuştur, bu tuğlalar üst üste birikince fen ve bilim bugünkü vaziyetini almıştır. Hatta maddi ilimlerin banileri, peygamberlerin mucizeleridir.
Mesela; demir Davud (as)’in eliyle insanlığa ikram edilmiştir. Saat Yusuf (as)’in vasıtası ile insanlığa verilmiştir, terzilik İdris (as) ve hakeza. Sonraki gelenler bu nimetleri işleyip tekemmül ettirmişlerdir. Bu sebepten dolayı maddi ilimler bir dönemin veya bir medeniyetin değil, bütün insanlığın ortak mahsulüdür.
Şimdi Batı medeniyeti bu maddi ilimlerde hızlı terakki etti diye, bu ilimleri onlara haml etmek yanlış olur. Nasıl geçmişte maddi medeniyet; İslam aleminin elinde idi, şimdi de Batı'nın elindedir.
Üstad'ın "insanı suğra" demesinde kollektif akla işaret vardır. Yani medeniyet ve fenler insanlığın ortak aklının bir neticesidir demek istiyor.
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat), Sekizinci Mukaddime.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (9.Bölüm)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü