"Hayalât-ı muhîtiye ve evham-ı zamaniyenin elbiselerini çıkart..." Evham-ı zamaniye ile birlikte açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte, ey birader, şu zâtlarla müşavere et. Sonra da müfettişlik sıfatıyla nefsini tecrit et. Hayalât-ı muhîtiye ve evham-ı zamaniyenin elbiselerini çıkart, çıplak ol. Bahr-i bîkerân olan zamanın şu asrın sahilinden, içine gir. Tâ Asr-ı Saadet olan adaya çık. İşte, herşeyden evvel senin nazarına çarpacak ve tecellî edecek şudur ki:"
"Vahîd, nâsırı yok, saltanatı mefkud, tek bir şahıs, umum âleme karşı mübareze eder. Ve küre-i zeminden daha büyük bir hakikati omuzuna almış ve bütün nev i beşerin saadetine tekeffül eden bir şeriatı ki, o şeriat, fünun-u hakikiye ve ulûm-u İlâhiyenin zübdesi olarak, istidad-ı beşerin nümüvvü derecesinde tevessü edip iki âlemde semere vererek, ahval-i beşeri güya bir meclis-i vahid, bir zaman-ı vahidin ehli gibi tanzim eden öyle bir adaleti tesis eder. Eğer o şeriatın nevâmisinden sual edersen ki, “Nereden geliyorsunuz? Ve nereye gideceksiniz?” (1)
Tarihi olaylar, tarihi şartları içinde değerlendirilir ise anlaşılır, yoksa bu zamanın şartları ve bakış açısı ile eski hadiselere bakacak olursak, o hadislerin tazeliğini ve hakiki boyutlarını tam idrak edemeyiz. Bu sebeple tarihe yolculuk yaparken, bugünün değerlerini ve elbisesini çıkarmak ve tecerrüt etmek gerekiyor.
Evham-ı zamaniye ise insanın içinde yaşadığı dönem ve mekanın kayıtları ve önyargılarıdır. Mesela, Yirminci Asır'da insanlığın zihni maddecilik bataklığına saplanmış, bu asır her şeyi madde gözü ile değerlendiren pozitivist bir asırdır. Laboratuvara girmeyen ve incelenemeyen her şey inkar ediliyor. Böyle bir evham ve kafa yapısı ile asrı saadete gitsek orada hiçbir nur ve hakikati göremeyiz. Tarihi materyalizmi savunan bir feylesofun nazarında Bedir Savaşı bir sınıf kavgası iken, kamil bir Müminin nazarında iman küfür mücadelesidir.
Eşyayı tabiat, sebepler ve tesadüf yapıyor, fikirleri bir evham-ı zamaniyedir. Bu evham ile tarihi olaylara bakacak olursak hiçbir mana ve hakikati göremeyiz, tarihin sadece kışır ve posası olan maddi yüzünü görürüz. Evet, "Tûl-i zaman ve bu’d-i mekânın muhâkemat-ı akliyede tesiri çoktur."(2) Yani bir hadisenin üzerinden uzun zaman geçmesi ve dünyanın farklı bir mekanında gerçekleşmesi insanın muhakemesini aldatma hususunda etkisi büyüktür.
Dipnotlar:
(1) bk. Muhakemat, Üçüncü Makale (Unsuru'l-Akide), İkinci Maksat.
(2) bk. Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar, Dördüncü Reşha.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (50. Bölüm).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü