"Haşir ve kıyamette kâinat tasfiye ameliyatını gördüğü zaman" ifadesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Haşir ve kıyamette kâinat tasfiye ameliyatını gördüğü zaman, zıtlar biribirinden ayrılır ve esbab ile vesait de ortadan kalkar. Ortadaki perde ve hicap kalktıktan sonra, herkes Sâniini görür ve hakiki Mâlikini bilir." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi, 28. Ayetin Tefsiri)
Tasfiye; iman ile küfrün hayır ile şerrin, iyi ile kötünün, çirkin ile güzelin, birbirinden temyiz edilip iyi, güzel, iman ve hayrın cennete, kötü, çirkin, küfür ve şerrin ise cehenneme girmesidir.
Çünkü imtihan sırrından dolayı kâinatta zıtlar iç içe ve beraber bulunuyorlar. İmtihan bitip kıyamet koptuktan sonra Allah, zıtları birbirinden ayırıp layık olduğu mahzene döküyor. Kâinatın tasfiye ameliyatı görmesi bu manaya geliyor.
Cennet mükâfat yeri olduğu için oraya kötü, şer, çirkin ve kâfirlerin girmesi mümkün olmadığı gibi, cehennem de ceza yurdu olduğu için oraya iyiliğin, hayrın, güzelliklerin girmesi mümkün değildir.
Haşir ve terazi tasfiye ameliyatının iki mühim ve büyük vasıtaları hükmündedir. Allah sonsuz adaletinin bir muktezası olarak, insanları ve cinleri hesaba çekiyor, sonra bu hesabın neticesine göre tasfiye yapıyor, iyileri cennete, kötüleri cehenneme yolluyor.
“Madem benî-Âdem kâinatın semeresidir. Nasılki, bir harmanda başaklar döğülür; tasfiye neticesinde semereler istibka ve iddihar edilir. Binaenaleyh haşir meydanı da bir harmandır. Kâinatın başak ve semeresi olan benî-Âdemi intizar etmektedir.” (Mesnevi-i Nuriye)
Dünya hayatında ekilen tohumlar, asıl meyvelerini âhirette verecek ve mahşer meydanında birbirinden ayrılacaklar. Tarlanın mahsûlü başka bir yerde sergilendiği gibi, insanların amelleri de âhirette teşhir edilecektir. Cennete layık meyveler bir tarafa, cehenneme layık olanlar da ayrı bir tarafa çekilecekler. Cennet bütün hayırların, güzelliklerin, kemallerin, hidayetlerin, nurların sergilendiği bir saadet diyarı olarak kendini gösterecek, cehennem ise bunların zıtları olan şerli neticelerle kaynaşacaktır.
Meselâ, iman nur, küfür ise zulmet olduğu için iman eden mü’minlerin diyarı olan cennet nur ve aydınlık olacak, küfür ehlinin diyarı olan cehennem ise tamamen zifirikaranlık bir âlem olacaktır. Hâsılı, bütün güzellikler cennette toplanacak, şerli ve zararlı her şey de cehennemde yer alacaktır.
Cennette, muhabbet hâkim olacak, mü’minler Allah’ın(c.c) muhabbetini o âlemde çok ileri derecede tattıkları gibi, başta peygamberler olmak üzere sevilmeye layık bütün mübarek zevatla o âlemde ebediyen birlikte olacaklardır.
"Evet, Cennet-Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu silsile-i kâinatın iki neticesidir ve şu seyl-i şuûnâtın iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudatın iki havuzudur ve lütuf ve kahrın iki tecellîgâhıdır ki, dest-i kudret bir hareket-i şedîde ile kâinatı çalkaladığı vakit, o iki havuz münasib maddelerle dolacaktır."(29. Söz)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü