"Havf-muhabbet gibi asarlarıyla, meyveleriyle, şu kâinatta ezdat birbiriyle çarpışıyor." Buradaki "havf" ve "muhabbet" zıtlığını açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Mesnevi-i Nuriye’de “Cemâline muhabbet etmek ve celâlinden havf etmek” ifadesi geçer.

Allah’ın bütün cemalî isimleri muhabbeti gerektirdiği gibi, celalî isimleri de havfı (korkuyu) gerektirir.

İnsanın manevi terakkisi de bu iki esas üzere gider. Muhabbet insanı ibadet âleminde terakki ettirirken, havf da takva vadisinde dereceler katettirir. Dünyadaki uhrevi ticarette muhabbet ve ibadet insanın kâr hanesini büyütürken, takva de zarar hanesini yok eder yahut küçültür.

Havf ve muhabbet konusunda Nur Külliyatı’ndan bir hikmet dersi:

“Evet, Hâlık-ı Zülcelâlinden havf etmek, Onun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Havf bir kamçıdır, Onun rahmetinin kucağına atar. Malumdur ki, bir valide, mesela bir yavruyu korkutup sinesine celb ediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. Çünkü şefkat sinesine celb ediyor. Halbuki, bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem'asıdır. Demek havfullahta azîm bir lezzet vardır."

"Madem havfullahın böyle lezzeti bulunsa, muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulunduğu malûm olur."

"Hem Allah'tan havf eden, başkaların kasavetli, belalı havfından kurtulur. Hem, Allah hesabına olduğu için, mahlûkata ettiği muhabbet dahi firaklı, elemli olmuyor."(1)

1) bk. Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Beşinci Dal.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...