"Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın kıssasından mühim esasları zikreder, mütebâkisini akla havale eder... Bu çeşit mucizâne îcazlar Kur’ân’da pek çoktur. Hem pek güzeldir." Burayı açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte, اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ cümlesinden فَنَادٰى فِى الظُّلُمَات cümlesine kadar çok cümleler matvîdir, o mezkûr olmayan cümleler ise fehmi ihlal etmiyor, selasetine zarar vermiyor. Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın kıssasından mühim esasları zikreder, mütebâkisini akla havale eder." (Mektubat, 26. Mektup, Şeytanın Küçük Bir İtirazı.)
Ayette Yunus (as) hayatından zikredilmeyen kısım, konu bütünlüğünü ve akışını bozmuyor; mevzunun akıcılığı olan selasetine zarar vermiyor. İnsanlığın ibret alması gereken önemli noktalar ihtar edilip, diğer tafsilat kısım matvî yani dürülü bir şekilde akla havale ediliyor. Dürülü olan kısmı açmak akıl ve hayalin işidir. Ayet şayet teferruatı da açsa idi akıl ve hayal atıl kalıp paslanacaktı.
"Hem mesela, Sûre-i Yusuf’ta فَاَرْسِلوُنِ kelimesinden يُوسُفُ اَيُّهَا الصِّدِّيقُ ortasında yedi sekiz cümle, îcaz ile tayyedilmiş; hiç fehmi ihlal etmiyor, selasetine zarar vermiyor. Bu çeşit mucizâne îcazlar Kur’ân’da pek çoktur. Hem pek güzeldir." (bk. age., ay.)
Burada yine yukarıda ifade ettiğimiz gibi; îcaz ve icmal ile beyan söz konusu. Yani Allah can alıcı noktaları ders veriyor ve bizi ikaz ediyor, sair teferruat kısmını ise insanların aklına havale ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü