"Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur." Gençler için bu nasıl temin edilebilir? Dışarısı haram kaynıyor, televizyon ve internet gibi araçlar malum... Gençlerimizin bu sıkıntılarını nasıl izale edebiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurur:

“Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlarınıza benzemeye çalışanlar; ihtiyarlarınızın en kötüsü de gençlerinize benzemeye çalışanlardır.”(1)

Üstad Bediüzzaman bu hadisi şöyle izah ediyor:

“En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esir olmayıp gaflette boğulmayandır. Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister, çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi olur.”(2)

“Evet, gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akibeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder. Bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen bin saat hapis elemlerini çeker. Ve bir saat sefahet keyfiyle bir namus mes'elesinde; binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur."

"Bunlara kıyasen bîçare gençlerin çok vartaları var ki: En tatlı hayatını, en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar…”(3)

İşte böyle dehşetli bir asırda, sefahat yangınına karşı gençlerimiz, ancak Kur’an’ın elmas kılıcı olan Risale-i Nur'daki iman hakikatlerini okumak ve takva kalasına sığınmakla kendilerini muhafaza edebilirler.

“Gençliğe muhabbetin ise, madem Cenâb-ı Hakkın güzel bir nimeti cihetinde sevmişsin. Elbette onu ibadette sarf edersin, sefahette boğdurup öldürmezsin. Öyle ise, o gençlikte kazandığın ibadetler, o fâni gençliğin bâki meyveleridir. Sen ihtiyarlandıkça, gençliğin iyilikleri olan bâki meyvelerini elde ettiğin halde, gençliğin zararlarından, taşkınlıklarından kurtulursun. Hem ihtiyarlıkta daha ziyade ibadete muvaffakiyet ve merhamet-i İlâhiyeye daha ziyade liyakat kazandığını düşünürsün. Ehl-i gaflet gibi beş on senelik bir gençlik lezzetine mukabil, elli senede 'Eyvah, gençliğim gitti.' diye teessüf edip gençliğe ağlamayacaksın.”(4)

Gençliğini sefahatte geçirenler, günah ve isyanlarla kirletenler dünyada da ukbada da perişan olacaklardır.

Bir noktayı da önemle hatırlayalım: Üstadımız bu zamanda küfür ve dalaletin şahs-ı manevî halinde hücum ettiğini beyan eder ve buna karşı bir şahsın, dâhi de olsa, şahs-ı manevîye karşı koyamayacağını önemle nazara verir. O halde, gençlerimizin muhafazasında en önemli bir çare de onları şahs-ı manevî içerisine dahil etmektir. Bunun yolu da o günahkârlara acımak ve kendilerine şefkatle, güzel sözlerle yaklaşmaktan geçiyor. Bu yol çok zordur, büyük sabır ister, ama çok verimli ve çok sevapladır.

Peygamber Efendimiz (asm.) bir kişinin imanını kurtarmanın sahralar dolusu koyun sadaka vermekten daha hayırlı olduğunu haber vermiştir.

Dipnotlar:

(1) bk. Ali Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s.27; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:142; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:487.
(2) bk. Mektubat, Yirmi Üçüncü Mektup.
(3) bk. Sözler, On Üçüncü Söz, İkinci Makam.
(4) bk. age., Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 13.471
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...