Her varlık Cenab-ı Allah'ın isimlerine bir aynadır deniliyor. Ayna deyince görüntüsü sürekli değişen bir cisim anlaşılıyor. Bir insan nasıl ayna olabilir?
Değerli Kardeşimiz;
Evvela: Getirilen temsil ve teşbihin her noktasını hakikate tatbik etmek doğru değildir. Temsil ve teşbihler; ince ve derin hakikatleri akla yaklaştırmak ve kabul ettirmek içindir.
İkincisi: Ayna bir temsil ve teşbih olup, yansımaya en güzel misal olarak tercih ediliyor. Yani aynanın kinaye ciheti, karşısındaki şeyi güzelce aksettirmesi ve göstermesidir.
Üçüncüsü: Ayna değişken olabilir, ama aynada yansıyan hakikat değişmiyor. Mesela, Rezzâk ismi bir hakikattir, rızka muhtaç olan canlılar ise bu isme bir aynadır. Aynalar sürekli değişir, ama Rezzâk ismi asla değişmez. Bundan bir asır önceki aynalar Rezzâk ismine mazhar olup gittiler, lakin arkasından yeni gelen ayna aynı ismi göstermeye devam ediyorlar.
Bir nehrin yüzündeki kabarcıkların sürekli olarak değişmesi gibi, biz de her an değişmekteyiz. Bir zamanlar dedelerimiz ve babalarımız Allah Teâlâ Hazretlerinin isimlerinin aynası idiler, şimdi ise onların bedeline o vazifeyi bizler yapıyoruz. Bu nöbet değişimi kıyamete kadar böylece devam edecektir.
Dördüncüsü: İnsan şu kâinatın misal-i musağğarı yani küçültülmüş bir modelidir. "Kâinatı küçültsek insan, insanı büyültsek kâinat olur." Mesela; Allah’ın bütün kâinatta tecelli eden; Rahman ismi, insanın mahiyetinde de tecellî ediyor ve onun sûret ve simasında merkezîleşiyor.
Göz, kulak, dil, burun, beyin gibi insanî vasıflar, her simada toplanmışlar. Bu sıfatların hepsi âlemlere açılan pencereler hükmündedir. Her biri bir şefkat ve rahmet mührüdür. Yani; Allah’ın insana verdiği kıymet en bariz olarak insanın simasında görülmektedir. Bu da hem Allah’ın birliğine hem de rahmetine işaret eden bir mühür ve imza hükmündedir.
İnsan, mahlukat içinde Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını tartıp ölçecek, aza ve latifelere sahip tek mahluktur. Mesela, insan midenin açlık hissi ile Rezzak ismini, tat alma duyusu ile Kerîm ve Muhsin isimlerini, cüz’î iradesi ile Allah’ın küllî irade sıfatını, cüz’î ilmi ile Allah’ın sonsuz ilim sıfatını bilebilir.
Demek insanın mahiyetindeki her bir cihaz ve duygu aynı zamanda Allah’ın isimlerine açılan birer pencere hükmündedir. İnsan, evladına olan cüz’î şefkati sayesinde, Allah’ın mahlukatına olan küllî şefkatini bir derece idrak eder.
İnsanın mahiyetindeki cüz’î şefkat de Allah’ın küllî rahmetine açılan bir pencere gibidir. Eğer insanda bu cüz’î şefkat olmasa idi hiçbir zaman Allah’ın rahmetini anlayamazdı.
İşte insanın Allah’ın isimlerine güzel bir ayna olması bu mana iledir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü