İbadet etmenin ya da etmemenin, insan ve toplum hayatına etkisi nasıldır?
Değerli Kardeşimiz;
"Akaidî ve imanî hükümleri kavî ve sabit kılmakla meleke haline getiren, ancak ibadettir. Evet, Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle, vicdanî ve aklî olan imanî hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır." (bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Sûresi, 21-22. âyetin tefsiri)
İbadet en genel tabiri ile Allah’ın emirlerini yapmak yasaklarından kaçınmak anlamına geliyor.
Birincisi her bir emri yapmak insanın, kalp, ruh, vicdan ve diğer duygularına huzur ve sukunet verirken her bir yasaktan sakınmak da bu duygulara gelebilecek elem ve hüzünlerden mahfuz kalmış oluyor. Mesela, namaz ruha gıda iken namazı terk etmek ise ruha elem ve azaptır. İnsanlık bu elem ve azabı unutmak için uyutucu ve uyuşturucu fantazi ve günahlara dalıyor.
İkincisi, ibadet kâinatta genel geçer olan çark ve sisteme uyum sağlama, adapte olma ve onun ahengine ayak uydurmaya yardım ediyor. İbadetsizlik ise, sistemin aksine hareket etmek anlamına geldiği için nehrin akışının tersine kulaç atmak gibi meşakkatli oluyor.
İnsan içinde bulunduğu sistemin rağmına hareket ederse başı belalardan kurtulmaz ve hayatı zehir olur. İnsanlığın çektiği bela ve sıkıntıların büyük bir kısmı bu sırdan dolayıdır. Mesela, zekatı terk edip faizi işleten sistem, dünya savaşlarına ve sınıf kavgalarına düşerek insanlığın istirahat ve huzurunu bozup karışıklığa sebebiyet vermiştir.
Üçüncüsü, insanlık varlıkların ibadetini ancak şahsi ibadeti ile anlayıp idrak edebilir. Şahsi ibadeti terk eden adam, kâinatın hâl ve kal dili ile yapmış olduğu ibadeti idrak edemez. Asıl vazifesinin şuuruna varamaz. Gözüne kırmızı gözlük takan bir adamın eşyayı kırmızı görmesi gibi, ibadetini ifa eden adam kâinatın türlü türlü ibadetlerini görüp anlarken ibadeti terk eden adam ise kâinatı amaçsız ve ibadetsiz görür. Böylece amaçsız yaşar kendini sefahate atar.
Dördüncüsü, ibadet insanı yüksek ahlaki duygu ve tutumlara yöneltir, insana güzel alışkanlıklar kazandırır, insana sabrı ve diğerkâmlığı öğretir, insana uyumlu kişilik özelliklerini geliştirir. Yani diğer insanlar ile olan ilişkilerini müspet anlamda düzenler. İbadetsizlik ise tersi yönde insanı işletir. Bugün insanlığın azgın ve canavar bir hissiyatta olmasında, ibadetsizliğin büyük bir etkisi bulunuyor.
“(Ey Muhammed) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir” (Ankebut, 29/45)
Beşincisi, ibadetler insanı Allah'a yaklaştırır, iç huzuru sağlar, duygu ve düşünceleri besleyip geliştirir, kötülüklerden alıkoyar, insanlarla yardımlaşma ve dayanışmayı sağlar, güzel ahlakın gelişmesini temin eder, maddi ve manevi temizlenmemizi sağlar vesaire...
İbadetler Toplum Hayatının Saadetine Vesiledir
Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmek için kuvvetli bir imana ihtiyaç vardır. Böyle bir imanın muhafazası ve devamlılığı da ancak ibadetlerin devam ve tekrarıyla mümkündür.
Kulun Allah’a yönelmesi, O’na ibadet etmesini ve emirlerine uymasını gerektirir. Allah’ın emirlerine uyma, kulu mükemmel bir nizama sokar.
Cemiyetin mükemmelleşmesi ve ilerlemesi için, o cemiyetin fertleri arasında sarsılmaz bir uhuvvete ve hakiki bir muhabbete ihtiyaç vardır. Müminler günde beş defa namazla, birbirlerine yaptıkları dualarla, ciddi ve programlı bir şekilde aralarındaki uhuvvet ve muhabbeti tazelemekte ve kuvvetlendirmektedirler. İşte bunu sağlayan da ancak ibadetlerdir (İşârâtü’l-İ’caz, Bakara Suresi 21 ve 22. Ayetlerin Tefsiri).
İbadetler Şahsın Mükemmelleşmesine Sebeptir
İbadet, insanın ruhunu, kalbini, gönlünü huzur ve sevinçle doldurur, ferahlatır. Mesela, namaz ibadetinde; aklın, ruhun ve kalbin büyük bir rahatı vardır. İnsan ruhuna tohumlar hükmünde ekilmiş olan kabiliyetlerin ortaya çıkmasına, ilerlemesine, gelişmesine ibadet sebep olur. Mesela, oruç ve zekât gibi ibadetler, insan ruhunda mevcut olan; sabır, yardımlaşma, cömertlik, merhamet ve nefse hâkimiyet gibi duyguları geliştirir.
İbadetle insan, iyiyi kötüden ayırır, kusurlardan uzaklaşır, günahlardan temizlenir. Mesela, insan ibadet sayesinde gıybet, dedikodu, suizan gibi kusurlardan uzak kalır. Mesela, beş vakit namaz, insanı iki namaz arasındaki küçük günahlardan temizler.
İnsana geniş ve engin görüş kazandıran ve fikirlerini belli bir tertibe, düzene ve nizama koyan ibadettir. İnsana verilen akıl nimeti, ibadet sayesinde hakkı hak ve batılı batıl olarak görür ve değerlendirir. İnsanı gaflete düşmekten muhafaza eden doğru düşünce ibadetle kazanılır.
İnsanın, iç ve dış duygularıyla kazandığı her türlü günahların manevî kirlerinden ve paslarından, yani gözünü, kulağını haramdan, aklını şüphe ve inkârdan temizleyen ibadettir.
İnsanın Vazifesi, İbadetle İstidatlarını Geliştirmektir
İnsanın bu dünyada en mühim işi, en kıymetli malı olan kabiliyetlerini geliştirmektir. Bu kabiliyetler topraktaki tohumlar gibidir. Faydalı ve zararlı yönde gelişmeye müsaittir. İnsanın vazifesi, faydalı olanlarını ibadetle yeşertmek ve geliştirmektir. Mesela, hırs, inat, istikbal endişesi, muhabbet, merak gibi duygular insan ruhunda vardır. Bu kabiliyetler, sadece dünya hayatını, dünyanın geçici makamlarını ve servetlerini, şöhretlerini kazanmada kullanılabileceği gibi, ibadetle bunların yüzü; yüksek ve ebedî olan iman hakikatlerini ve İslam esaslarını ve ahiretteki ebedî saadeti kazandırıcı hizmetlerde de kullanılabilir. İbadet, kulun Allah’a olan bağlılığını arttırır.
Sonuç olarak, ibadetler, kulun Allah’a olan sadakat ve hürmetinin derecesini gösteren alametlerdir. Demek ki, kul Allah’ın emirlerine ve yasaklarına ne kadar fazla itaat ederse, o derecede Allah yanındaki makbuliyeti artacak ve sevilen bir kul olacaktır. İnsan için en yüksek makam, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmaktır.
Allah’ı sevmenin ölçüsü ise, Allah’ın sevdiği tarzı yapmaktır. Allah’ın sevdiği tarz ise, insanlığa rehber olarak gönderdiği peygamberi ile bildirdiği ibadetlerdir. Bu ibadetlerin şekil ve tarzı ise sünnetlerdir. Sünnet ise; Peygamber Efendimizin (asm) sözleri, hareketleri ve davranışlarının tamamıdır.
İbadetin ruhu, ihlastır. İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız Allah’ın emri olduğu için yapılmasıdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü