"İkramın izharı, tahdis-i nimettir. Kisbin medhali yoktur; nefsi onu kendine isnad etmez." ifadesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bu ifadeyi daha doğru anlamak için, yer aldığı paragrafı buraya almakta fayda vardır. Devamında da izahı üzerinde duracağız.
"...Eğer kerametle müşerref olan bir şahıs, bilerek harika bir emre mazhar olursa, o halde eğer nefs-i emmâresi baki ise, kendine güvenmek ve nefsine ve keşfine itimad etmek ve gurura düşmek cihetinde istidraç olabilir. Eğer bilmeyerek harika bir emre mazhar olursa: Mesela, birisinin kalbinde bir sual var. İntâk-ı bilhak nevinden ona muvafık bir cevap verir; sonra anlar. Anladıktan sonra kendi nefsine değil, belki kendi Rabbisine itimadı ziyadeleşir ve 'Beni benden ziyade terbiye eden bir Hafîzim vardır.' der, tevekkülünü ziyadeleştirir. Bu kısım, hatarsız bir keramettir; ihfâsına mükellef değil. Fakat fahr için, kasten izharına çalışmamalı. Çünkü onda zahiren insanın kisbinin bir medhali bulunduğundan, nefsine nispet edebilir."
"Amma ikram ise, o, kerametin selametli olan ikinci nevinden daha selametli, bence daha âlidir. İzharı, tahdis-i nimettir. Kisbin medhali yoktur; nefsi onu kendine isnad etmez."(1)
İkramın, kerametten farkı, kişinin kendisinde hiçbir liyakat görmemesidir. Üstad'ın ifadesi ile:
"...Bütün dünya onu medhu sena etse inandıramayacak ki kendisi iyidir, kemal sahibidir."(2)
Bu vasıfları haiz birisi, elinde zuhur eden harika hallerden dolayı gurura girmez, her şeyi Rabbine isnad eder, O’nun ikramı olduğunu unutmaz ve bilir ki, bunu kendi gayret ve kesbiyle yapmamıştır.
Diğer bir vechesi de şudur: Bir fevkaladelik, elinde zuhur eden kişinin zahirîdurumu da müsait değilse, başkası da, o fiilleri ona isnad etmez, doğrudan Allah'a verir. Şöyle bir misal verelim:
Hiç okuma yazma bilmeyen birisi, birden, yarım saat içinde mükemmel bir şiir veya kitap yazsa, bunun kendi kesbi olmadığını hem kendisi ve hem de etrafındakiler bilir. Bunu başka yerde anlatmanın bir gurur ve kibir eseri olmayacağı malumdur. Dikkatler yazana değil, yazdırana gidecektir. Ama meşhur bir şair veya yazar bir şiir veya kitap yazsa, gurur ihtimali kuvvetli olduğundan, başkalarına anlatmaması daha doğru olur.
Üstad Hazretlerinin etrafında toplanan cemaatin durumu ile yaptıkları hizmetleri mukayese ettiğimizde, ortaya okuma yazma bilmeyen, ancak mükemmel bir eser yazan kişinin durumu gibidir. O yüzden buna ancak bir ikram-i ilahî denir. İkram ise, "Rabinin nimetini tahdis et. (anlat da anlat!.) " ayetinin hükmü mucibince anlatılabilir. Zira nazarlar, nimeti verene gidecektir.
Dipnotlar:
1) bk. Mektubat, Dokuzuncu Mektup.
2) bk. age., Yirmi Altıncı Mektup, İkinci Mebhas.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
allah razı olsun teşekkürler