"İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsan, seyyiatıyla Allah’a zarar vermiş olmuyor. Ancak nefsine zarar eder..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem Eyyühe’l-Azîz! İnsan seyyiâtıyla, Allah'a zarar vermiş olmuyor. Ancak nefsine zarar eder. Meselâ: Hâriçte, vâkide ve hakikatte Allah'ın şeriki yoktur ki, onun hizbine girmekle Cenab-ı Hakk'ın mülküne ve âsârına müdâhale edebilsin. Ancak, şeriki zihninde düşünür, boş kafasında yerleştirir. Çünkü, hâriçte şerikin yeri yoktur. O halde o kafasız, kendi eliyle kendi evini yıkıyor."(1)
Allah’ın bütün isimleri güzeldir. Her birinin tecellisi ayrı bir İlâhî fiilin icra edilmesiyledir. O halde, insan küfür isyan yolunu tutarak kendi kahrına yol açacak işler görmekle Allah’a zarar vermiş olmaz, sadece O’nun Rahmân ve Rahîm isimlerinin değil de Kahhar (kahredici) ve Müzill (zillete düşürücü) isimlerinin tecellisine talip olmuş olur.
Allah’ın razı olmadığı işlerin başında şirk, yâni Allah’a ortak koşmak gelir.
“Allah şirki affetmez, ondan başkasını ise dilerse affeder...” (Nisa Suresi, 4/48)
En büyük seyyie şirk olduğu için Üstad Hazretleri misâl olarak şirk üzerinde duruyor. Allah’ın zâtı vacibdir, ezelîdir, ebedîdir, sıfatları sonsuzdur. Ne bir başka vacibü’l-vücûd, ne de sıfatları sonsuz bir başka ilah olamayacağına göre, Allah’a şirk koşan kimse bunu kendi aklında şekillendirmiş, sonra da “Beni ve bütün âlemi, zihnimde teşekkül ettirdiğim bu ilah yaptı” diyecek kadar da akıldan uzak bir yola sapmıştır.
İnsan küfür ve isyanıyla Allah’a zarar veremeyeceği gibi, iman ve itaatle de O’na, -hâşâ- bir fayda sağlamış olamaz. Yaptığı işlerin kârı da zararı da kendisine aittir.
“Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır...” (Bakara Suresi, 2/286)
Bu hakikate şöyle bir misâl veriliyor:
Bütün insanlar gözlerini açsa ve Güneş'in ışığından faydalansalar, ne güneşe bir fayda sağlamış olurlar, ne de onun kemâlinde bir artış olur. Herkesin gözlerini kapadıklarında da bunun ne Güneş'e bir zararı olur, ne de ışığında bir noksanlık meydana gelir. İşte iman edenlerin, kalplerini Rablerine teveccüh ettirmekle kazandıkları bütün marifet ve feyizler kendi lehlerine olduğu gibi, küfür karanlığına talip olanların da zararları yine kendilerinedir.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Habbe.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Yukarıdaki paragraftan anladığım insanın kendi zihninde mevhum bir şerik olduğu doğru ise ; şerikin mevcudiyetinin hariç ve dahili(ilim) olarak ikiye ayrıldığı mıdır?Şerik daire-i ilimde var mıdır?Yoksa soru hatalı mıdır?
Varlığı imkansız olan şeylerin bir değeri bir gerçekliği bir hakikati olmadığı için ancak zihinlerde mevhum İlahi ilimde ise malumat olarak bulunur ve bilinirler bundan ötesi yoktur. Olması imkansız olan bir şeyin olmuş olarak İlahi ilimde bulunması kendi içinde tutarsız ve çelişiktir.
Şirk, küfür ve muhal olan şeyler ilim dairesinde gerçeklikten ari olarak sadece bilgi ve evham olarak vardırlar. Mesela şirk insanın kalbinde ve zihninde evham Allah’ın ilminde gerçekliği olmayan bir malumat olarak vardır. Bunun dışında şirkin bir hakikati ve gerçekliği yoktur.
Şayet şirk ilim dairesinde hiçbir şekilde olmamış olsa idi Allah’ın şirki malumat olarak bilmemiş olması gerekirdi. Oysa Allah mümkün ya da muhal her şeyi bilir Onun ilminden hiçbir şey gizlenemez.