"İman hakikati öyle bir çekirdektir ki, eğer tecessüm etse, bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğin şecere-i tûbası olur." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İman hakikatlerine iman etmenin neticesi ve meyvesi, manevî ve nuranî bir hüviyete sahip olmak, ebedî saadete nail olmaktır. Mesela, fizik, kimya ve matematik sahasında tahsil gören bir talebede biyolojik olarak bir değişim söz konusu olmaz. Ancak onun duygularında çok büyük değişimler yaşanır. Derslerindeki muvaffakiyet ve ilerleme ona mutluluk verirken, başarısızlık onu huzursuz eder.

İşte iman hakikatlerini kabul etmek de insanın kalbine öyle bir inşirah verir ve ruh dünyasında öyle bir huzur meydana getirir ki, ona bir şekil giydirmek icap etse, kendine has bir cennet ortaya çıkar. Yani kendisi bir cennet çekirdeği olur ve ondan da bir cennet çıkar denmektedir. Zaten iman, cenneti; küfür ise, cehennemi netice vermektedir. Sanki iman bir cennet çekirdeği ve küfür ise bir cehennem çekirdeği gibi oluyor.

"İman bir manevî Tûba-i Cennet çekirdeği taşıyor. Küfür ise manevî bir Zakkum-u Cehennem tohumu saklıyor." (2. Söz)

İman ve imana dair fiillerin ve amellerin güzelliği apaçık ortadadır. İman, meşru dairede yaşamanın huzur kaynağı olduğu, inanan ve inanmayan herkes tarafından kabul edilmektedir. Dolayısı ile imandaki güzellik ve imanın muktezası ve meyvesi olan ameller, bir ağacın, meyveleri gibidir.

Ama küfür ve küfrün çirkinliği ve zararları ise, bariz bir şekilde görünmüyor. Zahiren, serbest ve rahat bir hayat gibidir. Tıpkı, zehirli bala benzer. Görünüşte tatlıdır, ama yedikten sonra karın sancısı çektirir. Kısacası, sinsi ve gizlidir. Bu sebepten "saklamak" ifadesi kullanılmıştır.

Ayrıca, tohum küçük bitkiler için, çekirdek ise genelde daha büyükleri için kullanıldığından cennetin azamet ve büyüklüğüne işareten cennet için çekirdek kelimesi kullanılmış olabilir.

Kâinata, içindeki mevcudata iman nazarı ile bakılırsa, her şey saadet ve huzur vesilesi; küfür nazarı ile bakılırsa, her şey karanlık ve azap kaynağıdır. Mü’min kâinata ve hâdiselere iman gözlüğü ile baktığından, her şeyde bir huzur ve saadet bulurken, kâfir ise küfür gözlüğü ile baktığı için, her hâdiseden korkar ve acı çeker.

Denilebilir ki, iman dünyada mü’mine küçük bir cennet hayatı, küfür ise kâfire küçük bir cehennem hayatı yaşatıyor. İman her şeyi dost yaparken, küfür her şeyi düşman yapıyor.

İman nurlu ve ışıklı bir gözlük olduğu için, her şeyin içyüzünü ve hakikatini gösteriyor. Küfür ise karanlıklı ve zulümatlı bir gözlük olduğu için, her şeyi çirkin ve kötü gösteriyor. İşte bu cümlenin esas noktası bu mânaya işaret ediyor.

Mü’min, ölümü ebedî bir saadetin başlangıcı olarak görürken, kâfir ölümü ebedî bir yokluk ve hiçlik olarak görüyor. Mü’minin bu itikadı ona manevî bir cennet lezzeti veriyor. Allah bu dünyada imanın içine cennete işaret eden manevî lezzetleri ve huzuru; küfrün içine de cehenneme işaret eden elem ve azapları dercetmiştir.

Diğer bir husus ise, cennetin beka âleminde imanın bir neticesi ve hediyesi olmasıdır. Yani bu dünyada iman eden kişi, beka âleminde cenneti elde eder. Bu yönü ile iman bir çekirdek, cennet ise bu çekirdekten çıkan bir ağaç gibidir. İman çekirdeğini eline alamayan cenneti göremez. İman ile cennet arasında böyle zarurî bir alâka da vardır. Durum küfür ve cehennem için de aynıdır

Evet, hâdiselere iman ve hidayet gözlüğü ile bakan birisi, her şeyin iyi ve güzel tarafını görür ve onunla mutlu olur. Zahirde çirkin ve azap gibi duran şeyleri de kadere havale edip, tam bir teslimiyet ve tevekkül ile o huzur ve mutluluğuna zarar verdirmez. Bu sebepledir ki, "Kadere iman eden kederden emin olur" denilmiştir.

Münkir ise, her şeyin ve her hâdisenin kötü ve çirkin tarafını görür ya da öyle anlar. Hayatı bir azap makinesine döner. Sefayı unutur, kederi alır, hayatı zehir olur. Hayat, kâfir için bu kadar azaplı ve sıkıntılı iken, kâfir sanki hiçbir şey yokmuş gibi sadece oyun ve eğlencenin peşindedir. Arkasına ecel aslanı takılmış, önünde ejderha ağzını andıran kabir kuyusu bulunan bir adamın, iştahla dünyanın haram lezzetlerine dalması akıl kârı değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 11.511
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

66nurnur
Çok teşekkür ederim. ALLAH CC. razı olsun.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
berre sare
Allah razı olsun çok güzel açıklanmış
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
şehrayin
kim zerre miktar hayır işlese onun mükafatını görür diyor ayette insanların salih amelleri onların ruhunda sevinç ve ferahlık veriyor. günahlar ve çirkin amellerde onun ruhuna sıkıntı veriyor yani insan işlediği hayrın karşılığın bu dünyada görmeye başlıyor. ömrünü salih amelle geçiren bir insanın her anı güzel ve bu noktadan o cennet hayatını bu dünya da yaşamaya başlamış günahlarla geçirende sıkıntılarla cehennemi yaşamaya başlamış. geriye kalan sadece haşirde cismani cennet ve cehenneme girmek o da haşirde olacak zaten
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Aristtotelles01

Allah ebeden razı olsun ✨

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...