"İnsanın bir akrabasına (meselâ) okuduğu bir Fatiha-i Şerifeden hâsıl olan sevapta istifade etmekte, bir ile bin müsâvîdir..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem Eyyühe’l-Azîz! İnsanın bir akrabasına (meselâ) okuduğu bir Fatiha-i Şerifeden hâsıl olan sevapta istifade etmekte, bir ile bin müsâvîdir. Nasıl ki, ağızdan çıkan bir lâfzın işitilmesinde, bir cemaat ile bir fert bir olur. Çünkü lâtif şeyler matbaa gibidir. İstinsah edilen bir kelimeden bin kelime çıkar."
"Ve kezâ, nurânî şeylerde vahdetle beraber tekessür olduğuna, yani bir nurânî şeyde bin sevap bulunduğuna bir işarettir..."(1)
Bölünme, kesif ve maddî şeyler için söz konusudur. Lâtif ve nuranî şeylerde bölünme olmaz. İnsanın bedeni kesif olduğu için organları birbirinden ayırmak mümkündür. Ama lâtif olan ruh için böyle bir şey düşünülemez. Yâni, aklı hâfızadan, kalbi vicdandan, sevgiyi korkudan ayırmak mümkün olmaz.
Sevaplar da nuranî oldukları için onlarda da parçalanma söz konusu değildir. Üstad Hazretleri buna maddî misâl olarak sesi veriyor. Ses, sevaba göre daha kesif olduğu halde, ağızdan çıkan bir kelime, her kulağa bölünmeden, parçalanmadan aynen giriyor. O halde, okunan bir “Fatiha-i Şerifeden hâsıl olan sevab” da bütün ruhlara aynen ve bölünmeden ulaşır.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Hubab.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü