"İsrafil-misal ubudiyyette ulvi bir makam sahibi..." İsrafil aleyhisselamın ubudiyetinin misal olarak verilmesinin hususiyeti var mıdır, bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Meselâ sırr-ı vahdet ile kâinat öyle cesîm ve cismanî bir melaike hükmünde olur ki, mevcudatın nevileri adedince yüzbinler başlı ve her başında o nevide bulunan ferdlerin sayısınca yüzbinler ağız ve her ağzında o ferdin cihazat ve ecza ve a'zâ ve hüceyratı mikdarınca yüzbinler diller ile Sâni'ini takdis ederek tesbihat yapan İsrafil-misal ubudiyette ulvî bir makam sahibi bir acaib-ül mahlukat iken hem sırr-ı tevhid ile âhiret âlemlerine ve menzillerine çok mahsulât yetiştiren bir mezraa ve dâr-ı saadet tabakalarına a'mal-i beşeriye gibi çok hasılatıyla levazımat tedarik eden bir fabrika... İlh)
İsrâfil (as): Bu dünyada ruhların kabzedilmesinden Azrail (a.s) vazifeli olduğu gibi, ruhların rahimlere üflenmesinden de İsrafil (a.s) vazifelidir. Ayrıca Sûr adı verilen boruya üfleyip kıyametin kopuş zamanını ilan ile vazifeli melektir.
İsrâfil (as) kıyametin kopup kâinatın yıkılmasından ve bütün canlıların ölümünden sonra, Sûr`a ikinci bir defa daha üfleyecek, bu üfleyişle insanlar dirilerek kabirlerinden kalkacak, mahşer meydanında toplanacaklardır.
Nasılki semavatta her bir peygamberin bir makamı vardır. Öyle de Hz. İsrafil (a.s) da sûra üfleme dışında sema dairesinde bazı mühim vazifeleri vardır. Bu vazifeleri ifa ederken; amele, memur ve yardımcı hükmünde sayamayacağımız kadar melaikelerin de piri, reisi ve peygamberidir.
Ayrıca, her bir maneviyatın ve şahsı manevînin istinad ettiği ve temessül ettiği maddi bir şekil ve hususiyet vardır. Mesela akıl var, onun dayandığı ve noktayı istinadı olan beyin var. Aynen bunun gibi kâinatın içini, dışını ve her tarafını ihata ve idare eden manevî bir arş olduğu gibi; bunun temsil edildiği ve merkez olarak halk edildiği maddî bir arş da vardır. İşte bu merkez olan arşın hameleleri dört büyük melekten birisi de İsrafil (a.s)’dır.
İşte bu vazifeleri icra eden İsrafil (a.s) hem ubudiyet, hem ciddiyet hem de cesamet noktasında çok azametli bir makamdadır. Üstadımız Abdulkadir Geylani'nin makamını anlatırken şöyle der:
"Yerde iken Arş-ı Âzamı ve İsrafil'in azamet-i heykelini temaşa eden Gavs-ı Âzam (k.s.) gibi keskin nazar ve gayb-bîn gözleri bulunan binler aktâb ve evliya-yı azîmeyi câmi ve Âl-i Muhammed namıyla şöhretşiâr-ı âlem olan cemaat-i nuraniyenin icmaile tasdikleridir." (Şualar, Yedinci Şua)
Her bir mahluka nezaret ve vekâlet eden bir meleğin olduğu nass-ı hadisle sabittir. Mesela bir ağaca müekkel olan melek, o ağacın her bir yaprağının ve dallarının fıtrî bir dil ile yaptığı tesbih ve takdisi kendi namına Allah’a takdim eder. Bu takdimi yapabilmesi için de Allah o meleği ağaç suretinde yaratmıştır. Yani melek, ağacın her şeyini temsil edecek fıtrî bir ahvale sahiptir. Bu yüzden melekler, vekil ve nazırı olduğu mahlukun şeklinde yaratılmışlardır.
İsrafil (a.s) ise bütün yeryüzündeki mahlûklara nezaret ve vekâlet eden dört büyük melekten biridir. Bunun için de bütün mahlûkatı temsil edebilecek acaib bir fıtrata sahip olması gerekir. Nasıl ki, küçük bir ağacın her bir yaprağı bir dil hükmünde olup, o ağacın yaprakları adedince ağıza ve dillere sahip oluyor ise, bu ağaca nezaret eden meleğin de dolayısı ile ağacın yaprağı adedince dilleri ve ağızları oluyor. Bir de bütün yeryüzüne nezaret eden İsrafil (as)’ın nasıl azametli bir bedeni ve makamı olduğunu düşünmek insana hayretli bir dehşet veriyor.
İsrafil Aleyhisselam’ın misal verilmesinin sebebi ise, vahdet ve tevhid nazarı ile kâinata bakılması, her şeyin vazifelisi olduğunun, Cenab-ı Hakk’ı tesbih ve takdis ettiğinin idrak edilmesi içindir. Şayet şirk ve küfür nazarı ile âleme bakılırsa, her şey cansız, ruhsuz, gayesiz ve mânasız görünüyor. Bu imansız bakışla İsrafil (as) gibi ibadet ve tesbih kahramanı nazarlardan sönüp gider.
İman her şeyin Cenab-ı Hakk’ı hamd ile tesbih ettiğini gösterdiği gibi, İsrafil (a.s) gibi bir ubudiyet kahramanını da nazarlarda parlattırır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü