Birinci Makam, İkinci Meyve
İçerikler
-
"Evet, sırr-ı vahdetle kâinatın kemâlâtı tahakkuk eder. Ve mevcudatın ulvî vazifeleri anlaşılır." İzah eder misiniz, imansız biri vicdanen bunları bilemez mi?
-
"Ve bu dehşet-engiz tahavvülât içinde kahhârâne fırtınaların hiddetli, ekşi simaları arkasında rahmetin ve hikmetin güler, güzel yüzleri görünür." İzah eder misiniz?
-
"Fenâ ve zevalde kaybolan mevcudatın, neticeleri ve hüviyetleri ve mahiyetleri ve ruhları ve tesbihatları gibi çok vücutları, kendilerine bedel..." İzah eder misiniz?
-
"Seyl-i mevcudat ve kàfile-i mahlûkat nereden geliyor ve nereye gidecek ve niçin gelmişler ve ne yapıyorlar? Diye halledilmeyen tılsımlı suallerin mânâları ona inkişaf etmesi, ancak ve ancak sırr-ı tevhid iledir." Neden “sırr-ı tevhid ile” deniyor?
-
"Kâinatın bu mezkûr yüksek kemâlâtları sönecek ve o ulvî ve kudsî hakikatleri zıtlarına inkılâb edecek." Şirk hangi hususiyetiyle kâinatın hakikatlerini zıtlarına çeviriyor?
-
"Ehl-i şirk ve küfre karşı kâinat kızıyor ve semâvât ve arz hiddet ediyor... Cehennem dahi ehl-i şirk ve küfre öyle kızıyor ve kızışıyor ki, parçalanmak derecesine geliyor." İzah eder misiniz?
-
"Sırr-ı vahdetle kâinat öyle cesîm ve cismanî bir melâike hükmünde olur..." Kâinat nasıl cesim ve cismanî bir melaike oluyor?
-
"İsrafil-misal ubudiyyette ulvi bir makam sahibi..." İsrafil aleyhisselamın ubudiyetinin misal olarak verilmesinin hususiyeti var mıdır, bilgi verir misiniz?
-
"Âhiret âlemlerine ve menzillerine çok mahsulât yetiştiren bir mezraa ve dar-ı saadet tabakalarına a'mâl-i beşeriye gibi çok hasılatıyla levazımat tedarik eden..." İzah eder misiniz?
-
"Kâinatın cennet-i âladaki ehl-i temaşaya sermedî manzaraları göstermek için mütemadiyen işleyen bir fotoğraf olması" ne mânaya geliyor? Cennet ehli neden dünya hâdiselerini temaşa ediyor?
-
"Şirk ise, bu çok acip ve tam muti’, hayattar ve cismanî melâikeyi câmid, ruhsuz, fâni, vazifesiz, hâlik, mânâsız hâdisatın hercümerci altında ve inkılâbların fırtınaları içinde,.." Devamıyla izah eder misiniz?
-
Şirkin kâinatı "umum zîşuurun matemhanesi ve bütün zîhayatın mezbahası ve hüzüngâhı suretine" çevirmesini izah eder misiniz?
-
"O güzel hayvancıkların vefatlarını gördükçe kalbim acıyordu." Bu noktada, "Sırr-ı tevhid ile hayvanatın ölümlerine bakmayı" izah eder misiniz?
-
"Bu baş döndürücü deverandaki fenâ ve zeval nereden gelip bu biçarelere musallat olmuş, diye mukadderat-ı hayatiyenin dış yüzünde bulunan elîm keyfiyetleriyle kadere karşı müthiş itirazlar başladığı hengâmda..." cümlesini açar mısınız?
-
"Her bir zîhayat, meselâ bu süslü çiçek ve şu tatlıcı sinek, öyle mânidar, İlâhî, manzum bir kasideciktir ki, hadsiz zîşuurlar onu kemâl-i lezzetle mütalâa ederler." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Kıymettar bir mu’cize-i kudrettir ve bir ilânname-i hikmettir ki, Sâniinin san’atını nihayetsiz ehl-i takdire cazibedarâne teşhir eder." Neden ilim dairesinde değil de kudret dairesinde oluyor?
-
"Hem kâinattaki hadsiz faaliyeti iktiza eden tezahür-ü rububiyete ve tebarüz-ü kemâlât-ı İlâhiyeye beş vecih ile hizmeti dahi, ulvî bir vazife-i fıtratıdır." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Bu âlem-i şehadette zîruh ise ruhunu ... Bırakıp... Terhis mânâsında bir zâhirî mevt ile bir zevâl perdesi altına girer..." Hayvanlar vefat ettiklerinde ruhları ne oluyor?
-
"Böyle çok esaslı bir cemâl perdesi altında böyle dehşetli bir çirkinlik saklanamaz ve bulunamaz. Eğer bulunsa, o hakikatli cemâl, hakikatsiz, asılsız vehmî olur." İzah eder misiniz?
-
"Şirkin hakikati yok." ifadesini izah eder misiniz? Bu söz, "Şirk diye bir şey yoktur." şeklinde anlaşılmaz mı? Bazı sitelerde şirkin hakikati şunlardır diye bilgiler geçiyor...