"İstidad-ı insanîyi öyle ifsad eder ki, salâh ve hayrı kabule liyâkati kalmaz." cümlesini açıklar mısınız? "Küfrün adem-i affını iktiza eder." Küfrün neden affa liyakatı yoktur? Kalblerin mühürlenmesi böyle mi olmaktadır?
Değerli Kardeşimiz;
Burada nazara verilen, küfr-ü mutlaktır. Mutlak küfre giren birisinin fıtratı tahrip olduğu için, yılan gibi zehirlemekten lezzet alır. Ve yine Üstâd'ın ifadesiyle, "Şeytanlaşmış bir insana inkılâp eder."
"İşte, muzır kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenâb-ı Hakk'ın hayvânâtından bir nevi hâbislerdir ki, Fâtır-ı Hakîm onları dünyanın imârâtı için halk etmiştir. Mümin ibâdına ettiği nimetlerin derecelerini bildirmek için, onları bir vâhid-i kıyasî yapıp, âkıbetinde, müstehâk oldukları cehenneme teslim eder."(1)
Kalplerin mühürlenmesi, küfür ve isyana müptelâ olan kalplerin, imanı kabul edemez hale gelmeleri demektir.
Allah Resulü (asm) buyururlar ki:
“Her günah ile kalpte bir siyah nokta meydana gelir.”
Şirk ise en büyük günahtır:
“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisâ, 4/48)
Bu hâdis-i şerif'ten ve âyet-i kerîmeden anladığımıza göre, kalbi karartan en büyük siyahlık şirk, yani Allah’a ortak koşmaktır. Bir insan, şirki dâva eder ve bu hususta mü'minlerle mücâdeleye girişirse, her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da kesafet peyda eder ve genişlenir. Git gide bütün kalbi sarar. Artık o insanın iman ve tevhidi kabul etmesi âdeta imkânsız hale gelir. Üstad'ın ifadesiyle, “Salâh ve hayrı kabule liyakati kalmaz.”
İşte sözü edilen ayet-i kerime, Allah Resûlüne (asm) cephe alan, onunla mücadele eden müşrikler hakkında nâzil olmuş ve o müşriklerin kalplerinde şirkin tam hâkimiyet kurması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.
İşte kendilerine hidâyet kapısı kapananlar, bu noktaya varan bedbâht gruptur. Yoksa günah işleyen yahut zulmeden her kişi için hidâyet kapısının kapanması söz konusu değildir. Aksi halde, Asr-ı Sâadet'te, daha önce putlara tapan on binlerce insanın İslâm’a girmelerini nasıl izah edeceğiz?!.
Şirke giren her insanın kalbi mühürlenseydi, hiçbir müşrikin Müslüman olamaması gerekirdi. Demek ki, kalbi mühürlenenler, tevhide dönmeleri imkânsız hâle gelenlerdir. Ve onlar, bu çukura kendi iradelerini yanlış kullanarak, şirki dava ederek, küfürde ısrar ederek düşmüşlerdir.
Risale-i Nur Külliyatı'nda küfür iki kısımda incelenir: “Âdem-i kabul ve kabul-ü âdem.”
“Âdem-i kabul” için, “Bir lâkaytlıktır, bir göz kapamaktır ve câhilane bir hükümsüzlüktür” denilir.
“Kabul-ü âdem”de ise, küfrü dâva etmek ve bâtıl itikâdını ispata çalışmak söz konusudur. Bu ikinci grup, küfür cephesinde yer alarak, iman ehliyle mücâdele ederler. İşte kalp mühürlenmesi, ekseriyetle bu grup için söz konusudur.
(1) bk. Lem'alar, On Yedinci Lem'a Altıncı Nota.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bazı kafirler öyle bir inkar hastalığına yakalanır ki artık imana kabiliyeti kalmaz.Bu yüzden Allah onun o pis kalbini mühürler.Bu kafir zahirende olsa iman dairesinde görünmek istemez kendini açıktan kafir ilan eder müminde o mührü görür ve ona yanaşmaz onun inkar hastalığından kendini korumuş olur .Ebucehil, firavun,şeddad gibi.
Bazı kafirler ise küfrünü açıktan izhar etmez hem de kalbinde mühür olmadığı için zahirende olsa iman dairesinde aldatmak ile fikrini satarlar.