"Kalp ile vicdan, mahall-i iman. Hads ile ilham, delil-i iman. Bir hiss-i sâdis, tarik-i iman. Fikir ile dimağ, bekçi-i iman." ifadelerini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hads; Üstad Hazretlerinin ifadesiyle “şimşek gibi sürat-i intikal” olduğuna göre, hads-i kalbî, kalbin bir şeyi hemen kabul etmesi, takdir etmesi, sevmesi gibi manaları hatıra getiriyor.
Hadsin muzaafı olan ilham, onu daima tenvir eder. Görüldüğü üzere hads ve ilham imana iki kuvvetli enfüsî delildir.
Hads’te “uzun süre düşünme, nazariyeler kurma, ispat için deliller getirme ve sonunda kabul etme” gibi safhalar bir anda aşılır.
Hads, uzun düşünce ve delile ihtiyaç kalmadan, kalpte hasıl olan feyiz ve muhabbettir.
Evet, akıl Allah’ı göremese de nazarını ihmal etse de vicdan sanatkârı asla unutamaz. İnsan kendi nefsini inkâr etse de vicdan onun eserlerini görür, onu düşünür, ona müteveccihtir.
Mesela, harika bir sanat eserini gördüğümüzde hemen hayran oluruz. Bu hayranlık kalbe ait bir iştir ve bir anda tahakkuk eder. Yoksa akıl o eser üzerinde uzun araştırmalar yaptıktan sonra kalp ona hayran olmuş değildir.
İnsanın fikir ve aklı ise, bu delillerin kontrolünü yapan bir bekçi ve bir muhafız gibidir. Akıl, vicdandan gelen hads ve ilhamın delillerini, mantık süzgecinden geçirir ve insanın her cihetten tatminini temin eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü