"Kesretin vahidden suduru, vâhidin kesretten sudûru kadar zahmet değildir,.. İcadın esbaba isnadında lâyüad külfet, garabet olmakla beraber,.." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Kesretin vâhidden sudûru, vâhidin kesretten sudûru kadar zahmet değildir. …"

Daha önce verdiğimiz misallerde, binlerce kelimeyi bir kâtibe isnad etmek, kesretin vahidden sudurudur. Keza, bütün meyveleri bir ağaçtan çıkartmak da öyledir.

Vahidin kesretten suduru ise, yüzlerce kâtibin birlikte bir cümle yazmaları yahut bir tek meyvenin birbirinden farklı birçok ağaçtan çıkmasıdır.

İşte bu kesret âlemindeki bütün sebepleri, bütün kanunları Allah’tan bilen insan, eşyanın meselâ bir insanın yaratılışını çok rahat izah eder. Aksi halde insanın var edilmesinde bütün sebeplerin ve kanunların ittifak etmeleri gerekir.

"Îcâdın esbaba isnadında lâyüadd külfet, garabet olmakla beraber pek çok muhâlâta zemin teşkil ediyor."

Eşyanın îcâdını sebeplere vermekte, onların yaptığını iddia etmekte lâyüadd yâni sayılamayacak kadar çok külfetler ve garabetler vardır ve çok muhalleri içinde saklar.

Külfet, o fikri aklın çok zor kabul edeceğini, garabet kelimesi de bu fikrin saçma ve garip bir görüş olduğunu ifade için kullanılmıştır.

Daha sonra böyle bir düşüncenin altında yatan muhaller sıralanmıştır. Bunlardan birinde “Her bir zerrede Vâcibü’l- Vücûd'un sıfatlarının farzı lâzımdır” buyurulur.

Bu âlemdeki eşya müstakil olmayıp birbiriyle bağlıdır. Onun için, Üstad Hazretlerinin buyurduğu gibi,

“Bir noktayı yerinde îcâd etmek için, bütün kâinatı îcâd edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahi lazımdır.”(1)

Zerreler Allah’ın memurları kabul edilmezlerse, bu sonsuz kudretin her zerrede vehmedilmesi gerekir. Bu ise, sonsuz şeriklerin varlığı demek olur. Üstad Hazretleri daha sonra, Allah’ın yaratmasında bir zorluk veya kolaylık söz konusu olmadığı, uzak yakın, büyük küçük, az çok farkı bulunmadığı hakikatini akla yaklaştıran bazı misaller veriyor. Bu misaller üzerinde düşünürken, şu nokta unutulmamalıdır:

Bunların tamamı mahlûkat âlemine ait misallerdir. Bu mahlûkat âleminde bile azla çoğun, büyükle küçüğün farkı olmadığına göre elbette bütün sıfatları sonsuz, nuranî, mutlak olan Allah’ın yaratmasında böyle bir farklılık düşünülemez.

Misalleri hakikate aynen tatbik etmeye kalkmak yanlış düşüncelere ve vehimlere kapı açabilir.

(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Nokta.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.175
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...