"Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur'ân işaret eder. Sekeratı tatmamış, her bir şehid kendini hayy biliyor, görüyor." Burada talebelerinin şehit olacağına mı işaret ediyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur'ân işaret eder. Sekeratı tatmamış, her bir şehid kendini hayy biliyor, görüyor. Lakin yeni hayatı daha nezih buluyor." (Sözler, Lemeat, Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil.)

Şehitler normal insanlar gibi ölümün acısını tatmıyorlar. Sekerat, insanın can çekişmesi ve ölümün o soğuk yüzünü hissetmesidir ki, her canlı bu tadı hissedecektir. Sadece şehitler bundan müstesnadır.

"Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) de ölüler demeyin. Hayır, onlar ölü değil diridirler, ama siz bunu hissedemezsiniz, sezemezsiniz." (Bakara, 2/154)

Bu ayette bu mana açık bir şekilde ifade ediliyor. Şehitler kendilerini ölmüş bilmedikleri için, ölüme dair hâller, onlarda yoktur.

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar. (Âl-i İmran, 3/169)

Bu ayet de şehitliğin ne kadar yüce bir makam olduğunu ifade etmektedir. Bu ulvi makama erişmek için dua etmeli. Allah’ın hikmeti iktiza ederse şehitliği nasib eder, etmez ise duamıza başka türlü bir sevab bahşeder.

Bu ifadelerde talebelerinin şehit olacağına dair bir işaret ya da emare göremiyoruz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Şehidin sekerâtı tatmamasını izah eder misiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Sekerat insanın ölüm anıdır ve ölümü tatmasıdır. Ölüm ise insanın tadabileceği en büyük acılardan bir acıdır. Ölümü acı kılan şey ise insanın alıştığı, ünsiyet ve ülfet ettiği dünyadan ve dünya nimetlerinden ayrılma hissidir.

Üstadımız bu inceliğe şu şekilde işaret ediyor:

"Yani, 'Eğer dostlardan mufarakat olmasaydı, ölüm ruhlarımıza yol bulamazdı ki, gelsin, alsın.' Demek, en ziyade insanı öldüren, ahbaptan mufarakattir. Evet, hiçbir şey beni o vaziyet kadar yandırmamış, ağlatmamış. Eğer Kur'ân'dan, imandan medet gelmeseydi, o gam, o keder, o hüzün, ruhumu uçuracak gibi tesirat yapacaktı."

Eğer dostlardan ayrılmak olmasaydı, yani ölümde ayrılık acısı olmasaydı, insanlara o kadar ürperti ve dehşet vermezdi. Ölümü dehşetli ve ürpertili kılan şey, alıştığımız ve ünsiyet ettiğimiz dostlarımızdan ayrılmak ve onları bir daha dünya gözüyle görememek acısıdır.

İşte Allah şehitlere ölümün en acı tarafı olan bu ayrılık elemini ve hissini tattırmıyor. Şehitler kendilerini ölmüş olarak bilmedikleri için ölümü yani ayrılığı tatmamış oluyorlar.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...