"Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan'ın hemen hemen üçten birisi haşir ve ahireti teşkil ediyor. Ve onu, bütün hakaikine temel taşı ve üssü’l-esas yapıyor." İzah eder misiniz?
- Bu ifade haşir ve ahiretin temel taşlarından ve üssül esaslarından ve temellerden biri olduğunu mu ifade ediyor?
- Allah'a imanın veya tevhidin ana esas olmasıyla bu ifadeyi nasıl birlikte okuyabiliriz? Üç temelden biri gibi mi düşünmeliyiz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah’a iman esası; en temel en birinci ve en önce gelen bir iman rüknüdür. İmanın diğer beş rüknü de bu esasa dayanır ve bu esasın üstüne bina olunur.
Ahirete iman esası dünya hayatına göre birinci önceliklidir. Yani dünya hayatında olup biten her şey ahiret hayatına bağlı ve ona göre dizayn edilmiştir. Mesela, dünyada haksız bir cana kıyarsan ahirette çetin bir azaba maruz kalırsın. Bir iyilik yaparsan, bu ahirette sana bir şekilde döner.
Dünyanın bütün yapısı, kurgusu, işleri ve amelleri hep ahirete endekslenmiş ve ahiret ile bağlı ve onunla ilişkilidir. Bu sebeple Kuran’da ahiret hayatı çok önemli bir yer tutar.
Kur’an şayet ahiret hayatından bir iki cümle ile bahsedip üzerine vurgu yapmamış olsa idi, insanların ahiret hayatını algılaması ve ona göre bir hayat düzenlemesi yapması çok zor olurdu. Kuran’ın büyük bir kısmı ahiretten bahsetmesine rağmen insanların büyük bir kısmı gaflet içinde olması, bu tezimizi kuvvetlendiriyor.
Ayrıca ahiret hayatı olmasa Allah kullarını ademe ve yokluğa atsa, imanın diğer bütün rükünleri -Allah’a imanda buna dahil- temelsiz ve esasız kalır ve insan Allah’a düşman olur. Bu sebeple zımnen ahiret hayatı insan için en önemli ve en birinci bir iman rüknü konumuna geliyor.
Evet, insanın Allah'a bağlanmasının ve dünya hayatının da mutlu olmasının temeli, ahiret hayatının ve içindeki saadetin varlığıdır.
"İnsan, sevdiği ve kıymetini takdir ettiği bir cemal-i mutlaktan ebedî ayrılmaktan gelen derin yarasını, ancak ona adavetle, ondan küsmekle ve onu inkâr etmekle tedavi edebilir. İşte, kâfirlerin Allah’ın düşmanı olması bu noktadan ileri geliyor. Öyleyse, herhalde o cemal-i ezelî, kendisinin ayine-i müştâkı olan insan ile ebedü’l-âbâd yolunda seyahatinde beraber bulunmak için, ala külli hâl, bir dar-ı bekada bir hayat-ı bakiyeye insanı mazhar edecek." (Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Altıncı Nükte)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü