"Kur'ân'ın bir suresine muaraza kudret-i beşer dahilindedir; fakat Cenâb-ı Hak, mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olarak men etmiş." İzah eder misiniz? Bir de Sarfe mezhebine neden "mercuh" denmiş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İ'câz-ı Kur'ân'da iki mezhep var:

Mezheb-i ekser ve râcih odur ki, Kur'ân'daki letâif-i belâgat ve mezâyâ-yı maânî, kudret-i beşerin fevkindedir."

"İkinci, mercuh mezhep odur ki, Kur'ân'ın bir sûresine muaraza kudret-i beşer dahilindedir; fakat Cenâb-ı Hak, mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olarak men etmiş. Nasıl ki bir adam ayağa kalkabilir; fakat eser-i mucize olarak bir nebî dese ki, 'Sen kalkamayacaksın.' o da kalkamazsa mucize olur."

"Şu mezheb-i mercûha 'Sarfe Mezhebi' denilir. Yani, Cenâb-ı Hak cin ve insi men etmiş ki, Kur'ân'ın bir suresine mukabele edemesinler. Eğer men etmeseydi, cin ve ins bir suresine mukabele ederdi. İşte, şu mezhebe göre, 'Bir kelimesine de muaraza edilmez.' diyen ulemanın sözleri hakikattir. Çünkü madem Cenâb-ı Hak i'câz için onları men etmiş; muarazaya ağızlarını açamazlar. Ağızlarını açsalar da izn-i İlâhî olmazsa kelimeyi çıkaramazlar." (Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, On Sekizinci İşaret)

Kur’an’ın bir benzerinin yapılamaması hususunda iki farklı görüş, iki farklı ekol teşekkül etmiştir.

Bu görüşten birincisi; Kur’an nazm ve belağat noktasından mu’cize olduğu için, insanlar onu taklit etmekten ve bir benzerini getirmekten âciz kalıyor, diyenlerdir.

Diğer ikinci görüş ise; insanlar imkân ve takat noktasından Kur’an’ın bir benzerini yapmaya güç yetirirler; lakin Allah insanların bu gücünü fiilî olarak men ettiği için, benzerini yapmaya teşebbüs edemiyorlar, fikridir.

Yani birisi Kur’an’a bir nazîre yapacağı zaman Allah onun önüne bir engel çıkarıp o işi yapmasına mâni oluyor, demektir. Üstad Hazretlerinin vermiş olduğu şu misal, bu ikinci görüşü gayet güzel bir şekilde özetliyor:

"Nasıl ki bir adam ayağa kalkabilir; fakat eser-i mucize olarak bir nebi dese ki, 'Sen kalkamayacaksın.' o da kalkamazsa mucize olur."

Aynı şekilde insanlar Kur’an gibi bir kitap yazmaya muktedirler; ama mucize eseri olarak bu iktidarlarını kullanamıyorlar. Bu mezhebe göre değil bir kitabı yazmak, Kur’an’ın bir kelimesini bile taklit edemezler, zira Allah’ın kudreti buna izin vermez.

Bu ikinci ekolün mucize anlayışı; ayın ikiye bölünmesi mucizesi gibi hissî bir mucize anlayışıdır.

Üstad Hazretleri râcih olan birinci görüşü benimsiyor ki bu görüş şu şekildedir: "Mezheb-i ekser ve râcih odur ki, Kur'ân'daki letâif-i belâğat ve mezâyâ-yı maânî, kudret-i beşerin fevkindedir."

İkinci görüş mercûhtur, yani birinci görüşe göre daha az benimsenmiş bir görüş demektir. Galiba "mercûh" kelimesi yanlış telakki edilmiş. Mercûh râcihin altındaki görüş demektir.

Zemahşeri, Cahız gibi belağat imamlarının bazılarının Mutezile olması, onların belağat ilimlerini kıymetten düşürmez, değersiz kılmaz. Şu umumî bakışı terk etmemiz gerekiyor. Onların itikadî cihette hatalı bir mezhepte olmaları, belagat ilminde de hatalı olmalarını gerektirmiyor. Mesela, gayrimüslim olan bir terzi, Müslüman bir terziden terzilik ciheti ile üstün olabilir. İnanç başka, meslek başkadır...

- İnsanları muarazaya davet etmesi ve sonra men etmesinin mucize olması nasıl oluyor?

- Men olunan bir şey denenmez, denenmediği için dogma olarak kalır. Sarfe mezhebini nasıl anlayabiliriz?

Zaten insanların men olunmasının kendisi mucize oluyor.

Mesela, birisi eline bir balyoz alıp caminin duvarını yıkmaya kalkıyor, o anda kolu tutuluyor ve duvara zarar veremiyor. Sonra balyozu elinden bırakınca kolu normale dönüyor. Bu durum caminin korunması açısından harikulade (mucizevî) bir durumdur.

Aynen bunun gibi birisi Kur’an’ı taklit etmeye teşebbüs ediyor, ama mucize eseri olarak bu bir şekilde engellendiği için, o kişi bu teşebbüsünden vazgeçiyor. Yani insanların akıl ve ilimleri Kur’an’ı taklit etme konusunda felç oluyor, ama başka sahalarda gayet güzel çalışıyorlar. Bu durum fiilî bir mu’cize oluyor.

"Dogma" lafına gelince, İslam’ın düşmanları ya da dostları Kur’an’ın bir benzerini yapmaktan aciz olabilirler, lakin sorgulama ve tenkid etme konusunda gayet rahat ve serbesttirler. Kur’an ise harika ilmi ve beyan gücü ile onların sual ve tenkidlerine gayet kâfi ve ikna edici bir şekilde cevap vermektedir.

Tarihte Kur’an kadar tenkid ve itiraza tâbi tutulan başka bir semavî kitap yoktur.

Dogma, Hristiyanlık ve Yahudilikte bulunuyor. İslam dini akla ve düşünmeye çok değer verdiği için akıl atıl değil, aktiftir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.777
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...