"Hususan dua külliyet kesbederek devam etse; netice vermesi galibdir, belki daimidir." Duanın külliyet kesbetmesi ne demektir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hususan dua külliyet kesbederek devam etse; netice vermesi galibdir, belki daimidir." (Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup Birinci Zeyli.)

Duanın külliyet kesbetmesi farklı şekillerde izah edilebilir.

"Evvela: Bütün kainatın dualarını kendi duan içine al. Bir abd-i külli bir vekil-i umumi gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ de." (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Birinci Mebhas.)

Bütün mahlukatın istidat lisanı ile ihtiyac-ı fıtrî dili ve ızdırar lisanıyla etmiş oldukları duaları niyetimizle, imanımızla, düşüncemizle, hayalimizle Cenab-ı Hakk'ın dergâhına takdim edebiliriz. İnsan bu ubudiyete kabiliyetli ve liyakatlı olarak yaratılmıştır. Nasılki bir bölüğün bütün hizmetlerini tabur komutanına takdim etme hakkına, liyakatine bölük komutanı layıksa aynen öyle de; mahlukatın en eşrefi, bütün mahlukatın halifesi olmaya istidatlı olan ve mahlukata zabitlik yapan insan, duasında mümessili olduğu bütün mevcudatın dualarını kendi duası içine katıp kendi namına Cenab-ı Hakk'ın dergâhına arz edebilir.

"Bütün mahlukatın hayatlarıyla sana takdim ettikleri hediye-i ubudiyetlerini, ben kendi hesabıma umumunu sana takdim ediyorum." diyebilir.

Her gün beş vakit namazda okuduğumuz “Ettehiyyâtu” duası ile bütün mahlukatın ibadetlerini kendi namımıza Allah’a takdim ediyoruz.

Tahiyye, lügat manasıyla “hayır dua etme”, “malikiyet” gibi manalara gelir. Bu ifade, namazda lügat manasıyla değil, ıstılahî olarak “hediye-i ubûdiyet” manasında istimal edilmektedir.

Allah Resulü (asm.) mi’raçda, Cenâb-ı Hakk’a selam makamında “Ettehiyyâtülillâh” demekle, bütün mahlukatın ibadetlerini, tesbihlerini, hamd ve senalarını, kâinat şeceresinin en mükemmel meyvesi olarak, kendi namına Allah’a takdim etmiştir.

İnsan, küllî istidadı, harika cihazları ve mükemmel duygularıyla, bütün kâinatı kucaklayacak bir mahiyettedir. Aynı zamanda insan, Allah’ın bütün isim ve sıfatlarına en cami’ bir aynadır. Bu yüzden kâinat ve mevcudatın halifesi ve kumandanı hükmündedir.

İnsan, bütün mahlukata vekâlet edip, bütün kâinatın lisan-ı hâl ve lisan-ı kal ile yaptıkları ibadetlerini ve tesbihlerini Rabbine takdim edecek kumandan hükmündedir.

Saniyen: Külliyet manasını; Kur’an’da ve hadislerde geçen tesirli dualar olarak da anlayabiliriz. Hatta evliya-yı azimenin yapmış oldukları dualar da buna dâhil edilebilir. Çünki bir insanın gayesi, niyeti, kabiliyeti, arzusu; cüz’î ve sınırlı olabilir. O nisbette arzularını Cenab-ı Hakk'a takdim eder. Fakat Kur’an’da Cenab-ı Hakk'ın bize bilidirdiği ve bir kısım peygamberlerin necatına vesile olan dualar İlm-i Muhitten geldiği için elbette daha küllîdir. Aynen onun gibi Üstad-ı Ezelisinden ders alıp sonra ders veren Peygamber Efendimiz (a.s.m)'in bize tavsiye etmiş olduğu dualar ve yerde iken arş-ı a’zamı temaşa eden Şah-ı Geylanî gibi zatların duaları daha küllî olacaktır. Biz de bu müstecab duaları Cenab-ı Hakk'ın dergâhına arzederek duada külliyet kesbedebiliriz.

Salisen: Ayrıca külliyet manası devam şeklinde de anlaşılabilir. Zira “Duanın şe’ni terdat ile takrirdir.“ Dergâh-ı Kadi-ul Hacatı ne derece ısrarla ve tekrarla çalarsak, kapılar açılır, dualara icabet edilir. Üstad Hazretleri, Resul-i Ekrem (asm)’in saadet-i ebediye hakkındaki duasının kabulünün sebebi olarak “bu kadar külliyet ve vüs’at ve devam kesbedip” diye tarif ediyor.

Bilindiği gibi "ferd" denilince cüz’î, cemaat denildiğinde ise "küllî" bir mana hatıra gelir. Küllî bir şahs-ı manevîdir, cüz’ ise onun bir ferdidir.

Mesela, “insan” küllî bir manadır ve bütün insanları içine alır, Ahmet ise onun bir cüz’î ferdidir.

Buna göre duanın külliyet kesbetmesini İlahî Ferman'da geçen şu duada görmek mümkündür:

“Yarabbi! Beni, ana ve babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle (bağışla).” (İbrahim, 14/41)

Bu duada insan önce kendi mağfiretini dilemiş, sonra ana babasını, daha sonra ise bütün müminleri duasına dâhil etmiş, böylece duası külliyet kesb etmiştir.

Külliyetin bir başka manası da şudur: İnsan, kendisine verilen maddi ve manevi bütün cihazlarını, yaratılış gayelerine uygun şekilde kullanmakla külli bir ubudiyet yapmış olur. Küllî ubudiyet yapabilen kişilerin duaları da bu külliyetten nasiplenirler.

Duanın devam etmesine gelince, bir isteği sürekli olarak tekrarlamak ona verilen ehemmiyetin ifadesidir. Her namazda Fatiha suresini okumakla sırat-ı müstakim üzere yaşamayı, azgın ve sapık kişilerden olmamayı Rabbimizden niyaz ederiz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 14.842
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...