"Maddiyyunluk manevi taundur ki, beşere şu müthiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlahiye çarptırdı. Telkin ve tenkit kabiliyeti tevessü ettikçe, o taun da tevessü eder." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İman ve küfrün mücadelesi beşer tarihi kadar eskidir. Âdem (a.s)’ın çocuklarından günah olarak başlayan bu çekirdek, zamanla dal budak salarak zamanımıza kadar gelmiştir. Bu zamanda ise küfür; maddiyunluk dediğimiz şekil ve surette kendini göstermektedir.
Eskiden insanlar küfrün tahrikiyle maddelerden yapılmış putlara tapıyorlardı. Şimdi ise putların maddesine tapmaktadırlar. Zamanımızda küfrün adı ise; materyalizm, maddiyunluk, tabiatçılık ve maddeye ezeliyet vermektir.
“Telkin ve tenkid kabiliyeti tevessü’ ettikçe, o taun da tevessü’ eder.” vecizesi, sadece taun için değil, hemen hemen her şey için geçerli olan küllî bir kaidedir. Hakikat Çekirdekleri’nde Üstad'ımız bu kaideyi maddiyunluk için kullanmıştır.
Müsbette ve menfide her ne olursa olsun gelişmesi, inbisatı ve tevessü iki şeye müstenittir:
1. Telkinat
2. Tenkidat
Maddiyunluk, zamanımızda tevessü etmişse birinci sebebi; müntesiblerinin çalışarak davalarını geliştirme hususundaki gayretleri, faaliyetleri ve çeşitli şekiller ve vasıtalarla mesleklerini etrafa telkin etmeleridir. İkincisi ise, muhaliflerin müsbet hareketi terk ederek, sadece tenkitle iktifa etmeleri ve ispat yolunu tercih etmemeleridir.
Cenab-ı Hak bir fikri ve davayı yerleştirip sağlamlaştırmak isterse, hem o davanın fedakârlarını ve hamiyetli müntesiblerini çıkarır hem de dava mensuplarının gevşememeleri, yese düşmemeleri ve gayrete gelmeleri için münekkid ve muhalif hasımlar ve düşmanlar çıkarır. Yani hem davayı sağlamlaştırır hem de mücadele ve mücahede ile insanları müteyakkız tutar. Böylece davanın inkişafına ve inbisatına kuvvet verir.
Demek ki bu kaide umumi ve küllîdir. Maddiyunluk denen beşerî taun da hem telkinatla hem de muhaliflerin sadece tenkit ve tahkir yolunu tercih etmeleriyle maalesef inkişaf etmiştir.
Muazzez Üstad'ımız ise; müsbet hareketi her zaman şiar edinmiştir. Burada da aynı mesele geçerlidir. Ehl-i dalalet, imtihan sırrının icabı olarak bu zamanda maddiyunluk mesleğinde telkinat yapacaklardır. Bizler ise; tenkid ve tahkirden ziyade, ispat yolunu tercih ederek, beşerî münasebet çerçevesinde, tahkir ve tezyif etmeden davamızın güzelliklerini ve fikirlerimizi icra ve ifade edeceğiz.
"Maddiyunluk manevi taundur ki, beşere şu müthiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlâhîye çarptırdı. Telkin ve tenkit kabiliyeti tevessü ettikçe, o tâun da tevessü eder." (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 108.)
Maddeci felsefe bu asrın en büyük manevî bir hastalığıdır. Bu maddeci bakış açısı, insanlığın başına komünizm sıtmasını bela etti. Komünizme, insanlığın maddeye saplanmasına bir ceza olarak İlahî bir gazap şeklinde bakabiliriz.
Telkin ve tenkit, yani muhabere vasıtaları ve propaganda vesileleri gelişip genişledikçe bu manevî tâun olan komünizm de onunla mütenasib bir şekilde genişleyip yayılacaktır. Nitekim Üstad Hazretlerinin keskin feraset ve basiretiyle gördüğü gibi komünizm illeti dünyanın yarısını fikren ve siyaseten tesiri altına almıştır. Bu yayılmada muhabere ve ulaşım vasıtalarının payı çok büyüktür.
Telkin, fikri yaymak ve propagandaya işaret ederken, tenkit ise medyaya işaret ediyor. Bu zamanın en tesirli silahı medya ve propagandadır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Burada geçen telkin ve taklidi nasıl anlıyorsunuz ve gazaba sebep olan bu iki şey midir?
Materyalist felsefe inkar etmek ile kalmıyor bu inkarı insanlar içinde yaymaya ve bir yaşam biçimi haline dönüştürmeye çalışıyor bu da ancak telkin ve propaganda ile olabilir. Komünizmin dünyanın yarısını istila edip dünyayı hercümerc etmesinde bu propaganda ve telkinin büyük bir tesir ve etkisi olmuştur. Burada ki telkini bu şekilde yani propaganda şeklinde anlayabiliriz.
Taklid ise bizim içimizde bu tarz batıl ideolojileri körü körüne bir kurtuluş bir rehber olarak görenlerin tutumunu ifade ediyor. Jön Türklerin batıda eğitim alıp batı medeniyetini bütüncül bir şekilde tek kurtuluş yolu olarak görmeleri buna güzel bir örnektir.
Oysa batıyı ve Avrupa'yı ikiye ayırıp insanlığa faydalı olan kısmını alıp inkarcı ve insanlığa şer kusturan diğer levhihatlarını reddetmek iktiza eder batıyı tuti kuşu (taklidi ile meşhur bir papağan) gibi körü körüne taklit etmek manasız ve ahmakça bir yaklaşımdır. Kemalist düşünce batının şerli kısmını körü körüne taklit edip bir kurtuluş olarak görüyor.