"Melekûtiyet ciheti ise, mutlaka şeffafedir; teşahhusat karışmaz. O cihet vasıtasız Hâlıka müteveccihdir. Terettüp, teselsül yoktur. İlliyet, maluliyet giremez..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Melekûtiyet ciheti ise, mutlaka şeffafedir; teşahhusat karışmaz. O cihet vasıtasız Hâlıka müteveccihdir. Terettüp, teselsül yoktur. İlliyet, maluliyet giremez. İ’vicâcâtı yoktur. Avâik müdahale edemez. Zerre, şemse kardeş olur." (Sünuhat)
"Melekûtiyet ciheti ise, mutlaka şeffafedir; teşahhusat karışmaz."
Her eşyanın kendine özgü bir özel hâli ve kişiselliği vardır ve her özel hal diğerlerinden farklı olduğu için, kendi ile meşgul eder. Mesela, bir hatip aynı anda on binlerce kişiye hitabede bulunabilir. Lakin on ayrı insan ile özel konularda konuşup ilgilenemez, kişisellik buna engeldir. Aynı şekilde yüz ineği bir komut ile idare eder, çünkü inekler hitap noktasında müsavidirler.
Allah’ın ilmi, irade ve kudreti sınırsız ve sonsuz olduğu için, aynı anda her bir kişi ile ilgilenip alakadar olabilir. Kişisellik bu sonsuz sıfatları kendi ile meşgul edip diğer kişiler ile ilgilenmeye engel teşkil edemezler.
"O cihet vasıtasız Hâlıka müteveccihdir."
Eşyanın iç yüzü yani şeffaf ve melekût cihetinde araçlar, vasıtalar ve engeller yoktur. İlahi sıfatlar direkt eşyanın kendisine temas edip idare eder, araya vasıta ve mâniler giremezler.
"Terettüp, teselsül yoktur. İlliyet, maluliyet giremez. İ’vicâcâtı yoktur. Avâik müdahale edemez. Zerre, şemse kardeş olur."
Eşyanın işleyişinde sıra, tertip ve düzen vardır. Mesela, bir elmanın olgunlaşması için hava, su, toprak, güneş gibi araçlar lazımdır. Ayrıca bunların belli bir tertip ve düzen içinde akması gerekiyor. Yoksa elma meydana gelemez. Tabi bütün bu tertip ve sıralamalar eşyanın mülk yani dış yüzünde geçerlidir, iç yüzünde böyle bir tertip ve sıralama söz konusu değildir. Allah eşyanın iç yüzüne emrederken direk emreder araya vasıta koymaz.
İnsan açısından bakıldığında külli bir şeyin icadı, cüzi bir şeyin icadından daha zor, meşakkatli ve masraflıdır. Ama bu ilahi kudret açısından böyle değildir. Allah’ın kudreti sonsuz olduğu için, külli ile cüziyi yaratmak müsavidir.
Mertebe ve derece, ancak cüzi, sınırlı ve arızi kudretlerde olur. Mesela; insandaki kudret kayıtlı, yaratılmış ve sınırlı olduğu için, bir bardağı kaldırmak ile bir masayı kaldırmak arasında fark ve derece olur. Bardağı kaldırmak, insana daha hafif ve rahat gelirken, masayı kaldırmak daha ağır ve zor gelir.
Büyük küçük, geniş dar, ağır hafif, uzun kısa gibi kavramlar ve kayıtlar, Allah’ın sonsuz kudretinde geçerli değildir. Bu kayıtlar sadece cüz'i ve nispi kudretler için geçerlidir. Bu yüzden, Allah’ın kudreti yanında bir baharı yaratmak ile bir çiçeği yaratmak eşittir. Baharı yaratırken çiçeğe nispetle daha fazla güç harcama diye bir şey yoktur, ikisi de aynı kudret ile yaratılıyor.
Öyle ise, Allah’ın kudretinde cennet ve cehennemi yaratmak ile dünyada bir bahçeyi yaratmak arasında fark yoktur. Dünyada hadsiz yaratma örneklerini görüp de "Acaba haşir ve ahireti yaratabilir mi?" diye bir şüpheye kapılmak akıl karı değildir.
Bütün balıkları yaratmak külli iken bir balığı yaratmak cüz'idir. Allah’ın kudreti açısından bütün balıkları yaratmak ile bir balığı yaratmak arasında bir fark yoktur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü