"Mevcudatın vücutları ve zuhurları, beraberlik ve birbiri içinde birlik ve birbirine benzemeklik ve biri birinin misâl-i musağğarı ve nümune-i ekberi..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Dördüncü Hakikat: Mevcudatın vücutları ve zuhurları, beraberlik ve birbiri içinde birlik ve birbirine benzemeklik ve biri birinin misâl-i musağğarı ve nümune-i ekberi ve bir kısım küll ve küllî ve diğer kısım onun cüzleri ve fertleri ve birbirine sikke-i fıtratta müşabehet ve nakş-ı san'atta münasebet ve birbirine yardım etmek ve birbirinin vazife-i fıtriyesini tekmil etmek gibi, çok cihetü'l-vahdet noktalarında, bedahet derecesinde tevhidi ilân ve Sânilerinin vâhid olduğunu ispat etmek ve kâinatın rububiyet cihetinde tecezzî ve inkısam kabul etmez bir küll ve küllî hükmünde bulunduğunu izhar etmektir."(1)
Mevcudat, Allah'ın varlığına ve birliğine delil olmak için yaratılmıştır. Bu delaletin ise, birçok vecihleri vardır. İşte bu paragrafta bu delalet şekilleri anlatılmaktadır. Bunlar;
1. Mevcudatın aynı anda ve birbirine benzer şekilde yaratılması bir delildir. Yani bir bahar mevsiminde her taraftaki bitkiler bir anda yeşeriyor. Ve hepsi de birbirinin aynısı; demek usta birdir.
2. Mevcudatın birbirinin hulasası olması delilidir. icmal kimin ise tafsilat da onundur. Çekirdek kimin ise, ağaç da onun olması gibi. Her bir zîhayat bütün kâinatın bir numune ve enmuzeci gibidir. Hususan insan, bütün âlemlerin bir hulasasıdır.
3. Cüz, küllün parçasıdır. Küll kimin ise, cüz de onundur. İnsan kimin ise kolu da onun olduğu gibi, ağaç kimin ise, yaprakları da onundur.
4. Yararılışta müşterek ve benzer hususiyetler de yine bir tevhid delilidir. İnsan ve hayvan arasında ayrı hususiyetler var ise de aynı elden çıtıkları noktasında çok benzerlikler vardır. Mesela, hem insan ve hem de hayvanların yemeleri, içmeleri, çoğalmaları birbirine benzer. Ağızları, dişleri ve diğer organları kıyas edilirse, bu benzerliğin ne kadar fazla olduğu anlaşılır.
İşte, bu ve buna benzer daha birçok noktada ortaya çıkan hususların her biri Allah'ın varlığının ve birlilğinin birer delilidir.
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua, Dördünü Hakikat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"bir küll ve küllî hükmünde bulunduğunu" İzah eder misiniz?
Kainat parçalanması, ayrışması, birbirinden bağımsız bir şekilde kısım ve bölümlere ayrılması mümkün olmayan bir bütün bir tek nesne gibidir bu bütünün sahibi kim ise bütüne ait en küçük bir parçada ona aittir.
Mesela arı kiminse kainatta onundur ya da kainat kiminse arı aynı zatındır arı ile kainat arasında bir bütünlük ilişkisi var. Arı başkasının kainat başkasının olamaz. Zira arı ile kainat arasında sıkı ve ayrılmaz bir bağ bulunuyor. Evet kainat ve içindekiler arasında karşılıklı muazzam bir cevaplaşma, dayanışma, kucaklaşma ve kenetlenme var bu da kainatı bir küll ve külli haline getiriyor.
Mesela arının yaşayabilmesi güneşe bağlı, güneşin ayakta durması samanyolu galaksisine bağlı, samanyolu galaksisi diğer galaksiler ile iç içe ve kenetlenmiş bir bağla bağlı. Demek arının kayyumu yani hayatta kalabilmesi kainatın bir fabrika gibi bütün halinde tıkır tıkır işlemesine bağlı ve bağımlı. Bu durumda arı benim diyebilmek için kainatı taht-ı tasarrufunda tutması gerekiyor.
Küll; “tüm, bütün, cüzlerden meydana gelen” demektir. Mesela, insanın bir parmağı cüz, bedeni ise külldür. Parmağı yapan kim ise, bütün bedeni yapan da odur. Keza, Güneş sistemi küll, her bir gezegen ise cüzdür. Küll ile cüz arasında sıkı bir bağ olsada küll cüz değildir. Mesela parmağa tek başına insan denilmez.
Külli ise, “çok, ziyade, fazla, cüz’îlerden meydana gelen” manasına gelir. Mesela, insan nevi küllidir, her bir insan ise o külli manayı taşıyan cüz’î birer ferttirler. Nevin sahibi kim ise, fertlerin sahibi de odur. Bir insanı yaratan; ancak bütün insanların da yaratıcısıdır. Külli ile cüzi arasında ayniyet vardır yani cüzi külliyi ifade edebilir. İnsanlık deyince akla insana dair ne geliyorsa bir tek insan denildiğinde de aynı mana gelir. Küll ile cüz arasında bu külliyet manası yok parmak bedenin tümünü yansıtıp ifade edemez sadece kendini ifade eder parmak göz değildir mesela.
Ama insan ile insanlık yani külli ile cüzi bir birini tam manası ile yansıtıp ifade edebilir. İnsani vasıfları ifade edip yansıtma noktasında insan ile bütün insanlık eşittir. Mesela bütün insanlık yok olsa sadece Peygamber Efendimiz kalsa insan kavramını tek başına külliyet ile ifade eder. Ama küll ile cüz arasında bu incelik ve yansıtma bulunmuyor parmak bedenin tamamını temsil edemez bedenin bütününü ifade edemez.
Kainat ve içindekiler her açıdan küll ve küllidir ve bu iki kavram kainatın bir tek sahibi olduğunun en bariz ve en kuvvetli bir delilidir.