"Milleti İslâmiyetle aşılamak istiyoruz." ifadesini nasıl anlamak gerekiyor, izah eder misiniz? "Tahribatçı ehl-i bid’a iki kısımdır." Bu kısımlar nelerdir, farkları nedir?
Değerli Kardeşimiz;
"Tahribatçı ehl-i bid'a iki kısımdır."
"Bir kısmı, güya din hesabına, İslâmiyete sadakat namına, güya dini milliyetle takviye etmek için, 'Zaafa düşmüş din şecere-i nuraniyesini milliyet toprağında dikmek, kuvvetleştirmek istiyoruz.' diye, dine taraftar vaziyeti gösteriyorlar."
Bu birinci kısım bid’at ehli, dinin yeniden ihya edilmesinin ve kuvvet bulmasının; ancak menfi milliyetçilik ile mümkün olacağını savunuyor. Bunlara göre önce Türk unsuru öne çıkarılacak, güya sonra İslam tekrar yeniden Türk unsuru ile ihya olacak. Tıpkı Osmanlının kurtuluşunun Turancılık ile mümkün olacağını savunanlar gibi. Onlara göre bu zamanda İslam dini ancak milliyetçilik fikri ile ihya olup ayağa kalkar. Zayıflamış İslam ağacını Türklük toprağına dikersek İslam yeniden kuvvet kazanır, iddiasındadırlar. Bunların hedef ve niyeti İslam olmakla beraber, tarz ve vasıtaları bid’attır.
"İkinci kısım, millet namına, milliyet hesabına, unsuriyete kuvvet vermek fikrine binaen, 'Milleti İslâmiyetle aşılamak istiyoruz.' diye, bid'aları icad ediyorlar."(1)
İkinci kısmın hedefinde ve niyetinde Türklük var; İslam ise bu Türklük davasına sadece bir vasıtadır. Bunlar da Türklüğü ayağa kaldırmak için İslam kullanılabilir, diyorlar. Bunlar birinci kısma nazaran daha tehlikeli ve daha muzırdırlar.
Burada din, bunlar için bir vasıta ve bir kılıf hükmündedir. Yani milliyetçilik gaye, din vasıtadır. Asıl gaye milliyet olup, din ise bunu meşrulaştırma ya da dindarları aldatma faaliyetidir. Yani; faşizan sapkınlıklarını din kılıfı ile yutturmaya çalışıyorlar. Menfi milliyetçilik fikri, asla İslam âlemini birleştirmez, tam tersine tefrikaya sebeb olur, akim bırakır. Bu yüzden, esas olan İslam milliyetçiliğidir.
(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup Yedinci Kısım.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü