"Mir'at-ı zihinde olan bir şey, bir cihetten zihnin mazrufu olduğu hasebiyle malumdur... Levazımının başka başka olmasıyla beraber, zihnin sıfatı olduğu için ilimdir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey kardeş bil ki; aynada görünen şeyin sureti, nasılki ne ayndır, ne de gayr.. Aynı zamanda hem ayndır. hem de gayr.. Evet, o suret, aynanın melekûtunun mazrufu olması cihetinde, ayndır. Onun ahkâmı da aslın ahkâmıdır. Fakat o şey, aynanın mülkünün parlamasını temin eden sıfatı olduğu cihetlede gayrdır ki, bunun evsafı, yalnız asla değil, belki aynaya da nazırdır. Fakat iki cihetten birden bakılırsa; o suret, ne ayndır, ne de gayr... Nasılki mir'at-ı zihinde olan bir şey, bir cihetten zihnin mazrufu olduğu hasebiyle malûmdur. Öbür cihetten ise, levazımının başka başka olmasıyla beraber, zihnin sıfatı olduğu için ilimdir."(1)
Eşyanın aynada görünmesine temessül, yani görüntülenme denir. Eşyanın durmuna göre aynada görünenin mahiyeti de farklılık arz eder. Mesela;
1. Maddi ve nursuz olan varlıkların -insan, hayvan ve ağaçlar gibi- aynadaki görüntüsü ölü hükmünde olup, sadece hüviyetini yani kim ve ne olduğunu gösterir.
2. Maddi ve nurani olan şeylerin aynadaki görüntüsü ise -lamba, güneş gibi- ne ayndır ne de gayrdır. Yani aynada görünen ve parlayan Güneş'ten başkası olmadığı gibi Güneş'in kendisi de değildir.
3. Manevi ve ruhani olan şeylerin aynadaki görüntüsü ise -melekler ve bedeni olmayan tüm nurani şeyler gibi- , bizzat kendileridir. Fakat aynaların mahiyetine göre farklı şekiller alabilirler. Elektriğin buzdolabı, televizyon, ısıtıcı ve radyo gibi her alette başka başka iş yapması buna misal verilebilir.
"Nasılki mir'at-ı zihinde olan bir şey, bir cihetten zihnin mazrufu olduğu hasebiyle malûmdur. Öbür cihetten ise, levazımının başka başka olmasıyla beraber, zihnin sıfatı olduğu için ilimdir."
Buradaki cümlenin mukaddemesi yukarıda yapılan izahtır. Bu cümlede de aynı mahiyette bir marifet dersi verilmektedir. Şöyle ki;
İnsanın zihni de bir aynadır. Bu zihin aynasında ilimler temessül ederler. İşte bu zihin aynasında ilimler temessül ettiğinde, bir yandan artık zihnin içerisinde olan bir bilinendir, yani malumdur. Diğer yandan ise, bu ilim sadece o zihinde olandan ibaret olmadığından ve o zihne de ilim kattığından, zihin de ilim olarak nam alır.
Mesela Güneş aynada temessül edip aynayı parlattı. Ayna Güneş'in görüntüsünü içine aldığı için ayna zarf, Güneş ise mazruf olur. Fakat Güneş bütünüyle aynada olmadığından ve bütün aynayı kuşatıp nurlandırdığından âdeta aynaya nur sıfatını kazandırmış olur.
1) bk. Mesnevi-i Nuriye, (trc. Badıllı).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü