"Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez." İzah eder misiniz?

"Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez." İzah eder misiniz?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İnsanın "nisyan" kökünden gelmesindeki en mühim sebep; Allah’ı ve kulluğu unutmasındandır. İnsanların ekserisinin gaflette ve dalalette olması, bu manayı ispat ediyor. Mesela, insan mahluktur, insanın kendini unutması yaratılmış olduğunu unutması demektir. Keza, insan sonsuz aciz ve fakirdir, insanın kendini unutması bunların dikkate alınmadan yaşanması manasına gelir. Yine insan fânidir, insanın kendini unutması ölüm yolcusu olduğunu unutması, hayvan gibi ölümü hiç düşünmeden yaşamasını ifade eder. Misalleri artırabiliriz.

Nimetlerden istifade ederken nefsini unutmayan insan, sıra şükre gelince nefsini unutur. Hâlbuki şükürde nefsin büyük faydası vardır, ona (c.c) şükreden kulları saadet diyarı olan cennete sevk eder. Nefis, ise gafletten ve isyandan yanadır ve kendini ateşe hazırlamaktan lezzet alır.

"Şu makamda tezkiyesi, tathiri, terbiyesi, şu hâletin aksidir. Yani, nisyan-ı nefis içinde nisyan etmemek. Yani huzuzat ve ihtirasatta unutmak ve mevtte ve hizmette düşünmek." (Sözler, 26. Söz, Zeyl)

"Dünya ahiretin tarlasıdır." (bk. Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, I, 412) Tarlada çalışan insan nefsinin rahatını unutmakla bol mahsul alır ve hasad mevsiminde nefsini daha ziyade memnun eder. Böylece nefsi unutmanın içinde onu hakiki manada unutmamak tahakkuk eder. Keza, bir talebe de nefsini oyunlardan uzak tutup dersini çalışmakla bir yönden nefsini unutmuş gibi olur, hakikatte ise nefsini bu unutmayla daha çok düşünmüş ve onun istikbalde alacağı zevk ve lezzetlere çalışmış olur.

İnsanın hayatında bir intizam ve gaye olmaz ise; nefsine esir olur, hevasının peşinde koşar ve bütün aza ve cihazlarını da bu yolda sarf eder. İnsan âdeta benliğinin bir kölesi haline dönüşür. Her şeyi kendi benliğine hizmet eden bir vasıta olarak düşünür. Bu da insanı egoist ve hedonist (Hayatın gayesini hazcılık olarak görenler) yapar, yani insanı hodkâm ve zevkperest yapar.

Yapılan bütün zulüm ve ahlaksızlıkların temelinde; insanın kendisini unutması ve gayesiz kalması vardır. Yani insanın asıl gayesi ve maksadı iman ve ubudiyet iken, insan bunu inkâr ve gaflet ile unutup başka şeylere müteveccih olduğu için, zalim ve cahil unvanına liyakat kesb etmiştir. Aciz ve fakir olduğunu unutur, sonra da Allah'a meydan okumaya kadar gider.

İşte ramazandaki oruç, insana unuttuğu kulluğunu hatırlatır ve firavunlaşmış enaniyetini zabt-u rabt altına alır. Oruç insanın serkeşliğini, yani başıbozukluğunu giderir, ahlakın güzelleşmesini temin eder. Nefsine haddini bildirir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 9.043
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...