Nurlarda muhtelif yerlerde radyodan bahsedildiği halde neden hiç televizyondan bahsedilmemiş olabilir?

Değerli Kardeşimiz;

Türkiye'de ilk televizyon yayın çalışması, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 9 temmuz 1952 tarihinde yapıldı.

Ülkemizde televizyonda ilk program yayını ise, 1968 senesinde başlamıştır. Türkiye’de televizyonda ilk renkli yayın olarak Eurovion Şarkı Yarışması 1968 senesinde gösterilmiştir.

1952 de yapılan ilk çalışmalarda insanımız televizyondan habersizdi. 1968 tarihinde yayın akışı başladığında ise, Üstadımız dar-ı ahirete irtihal ettiğinden bundan bahsetmemiş olabilir.

Yirminci Söz'de peygamberlerin mucizelerinin medeniyet harikalarına olan işaretlerinin anlatıldığı bölümde, televizyonun da mahiyetine Kur'anda işaret edildiğini Üstadımız bahsetmektedir. Şöyle ki;

" Hem mesela, Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm taht-ı Belkıs’ı yanına celb etmek için vezirlerinden bir âlim-i ilm-i celp dedi, 'Gözünüzü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim.' olan hadise-i harikaya delalet eden şu ayet:

قَالَ الَّذِى عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ اْلكِتَابِ اَنَا اٰتِيكَ بِهِ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَاٰهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ ilh., işaret ediyor ki, uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür.

Demek taht-ı Belkıs Yemen’de iken, Şam’da aynıyla veyahut suretiyle hazır olmuştur, görülmüştür. Elbette taht etrafındaki adamların suretleriyle beraber sesleri de işitilmiştir. İşte, uzak mesafede celb-i surete ve savta haşmetli bir surette işaret ediyor." (Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam)

Burada "aynen" ifadesinden maksat, eşyanın ışınlanması, "sureten"den maksat, eşyanın sureten görüntü olarak taşınması (yani televizyon ve internet), "savt" ise, seslerin iletilmesi / radyoya işaret etmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü