On Beşinci Şua'da geçen, "Yıldızların hayalî hareketleri" nedir?
Değerli Kardeşimiz;
"Risale-i Nur Mektubat'ında denildiği gibi, eğer gece-gündüzdeki tebeddülâtı ve yıldızların harekâtı ve senedeki güz, kış, bahar, yaz gibi mevsimlerin tahavvülâtı birtek Müdebbire ve Âmire bırakılsa; o Kumandan-ı Âzam, bir neferi olan küre-i arza emreder ki: 'Kalk, dön, gez.' O da, o iltifat ve emrin neş'e ve sevincinden meczup Mevlevî gibi iki hareketiyle yevmî ve senevî tahavvülâta ve yıldızların zâhirî ve hayalî hareketlerine gayet kolayca bir vesile olup vahdetteki tam suhulet ve gayet kolaylığı gösterir. Eğer o tek Âmire değil, belki esbaba ve yıldızların keyiflerine bırakılsa ve arza 'Sen dur, gezme.' denilse, o halde, arzdan binler derece büyük binler yıldızlar ve güneşler, her gece ve her sene milyonlar ve milyarlar senelik mesafeleri kesmek ve gezmekle mevsimler ve gece gündüz gibi o vaziyet-i arzıye ve semaviye husul bulabilir ve imkânsızlık ve muhaliyet derecesinde müşkül ve suûbetli düşer..."(1)
"Yıldızların hayalî hareketleri" tabirini, farazî hatlar üzerinde kabul edilen yıldız takımlarından teşekkül eden burçlar olarak anlamak mümkündür.
Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:
“Eski Kozmoğrafya nazarında Güneş gezer. Güneş'in her otuz derecesini, bir burç tabir etmişler. O burçlardaki yıldızların aralarında birbirine raptedecek farazî hatlar çekilse, bir tek vaziyet hasıl olduğu vakit, bazı esed (yani arslan) suretini, bazı terazi manasına olarak mizan suretini, bazı öküz manasına sevr suretini, bazı balık manasına hut suretini göstermişler. O münasebete binaen o burçlara o isimler verilmiş."
"Şu asrın Kozmoğrafyası nazarında ise, Güneş gezmiyor. O burçlar boş ve muattal ve işsiz kalmışlar. Güneş'in bedeline Küre-i Arz geziyor. Öyle ise o boş, işsiz burçlar ve yukarıdaki muattal daireler yerine, yerde Arz'ın medar-ı senevîsinde küçük mikyasta o daireleri teşkil etmek gerektir. Şu halde buruc-u semaviye, Arzın medar-ı senevîsinden temessül edecek. Ve o halde Küre-i Arz her ayda buruc-u semaviyenin birinin gölgesinde ve misalindedir. Güya Arz'ın medar-ı senevîsi bir âyine hükmünde olarak semavî burçlar, onda temessül ediyor."
"İşte bu veçhile Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, sâbıkan zikrettiğimiz gibi bir defa 'Ale’s-Sevr' bir defa 'Ale’l-Hut' demiş. Evet mu'ciz-ül beyan olan lisan-ı nübüvvete yakışır bir tarzda gayet derin ve çok asır sonra anlaşılacak bir hakikata işareten bir defa "Ale’s-Sevr" demiş. Çünki Küre-i Arz, o sualin zamanında Sevr Burcu'nun misalinde idi. Bir ay sonra yine sorulmuş,'Ale’l- Hut' demiş. Çünki o vakit Küre-i Arz, Hut Burcu'nun gölgesinde imiş. İşte istikbalde anlaşılacak bu ulvî hakikata işareten ve Küre-i Arz'ın vazifesindeki hareketine ve seyahatına imaen ve semavî burçlar, Güneş itibariyle muattal ve misafirsiz olduklarına ve hakikî işleyen burçlar ise, Küre-i Arz'ın medar-ı senevîsinde bulunduğuna ve o burçlarda vazife gören ve seyahat eden Küre-i Arz olduğuna remzen 'Ale’s-Sevri ve’l-Hut' demiştir.”(2)
Evet, burçlar vardır ve eski âlimlerin anladıkları gibi zahiri, gözle gördükleri güneşin dönme hareketinin neticesi olarak yıldızlar arasında farazî olarak çekilen hatlara göre değil, Peygamber Efendimiz (asm)’ın işaret ve ifade ettiği gibi, gerçekte dünyanın güneş etrafında dönmesinden dolayı yapmış olduğu hareketin ve seyahatin her otuz derecesi arasındaki yıldızların aralarındaki farazî hatlardan teşekkül ederler.
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua.
(2) bk. Lem'alar, On Dördüncü Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü