"Peygamberimizin cümle hali veya ekseriyeti, harika olmak itibar etmeleridir. Bu ise, vücut müsaade etmediği için, mütehayyelâtları intizam bulamıyor." İzah eder misiniz, neden vücut müsaade etmiyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem de zahiriyyûnun efkârını teşviş eden ve hayalâtını intizamdan çıkaran sıdk-ı enbiyanın delaili yalnız hârikulâdelerde münhasır olduklarını itikad etmeleridir. Hem de Peygamberimizin (asm) cümle hâli veya ekseriyeti hârika olmak, itibar etmeleridir. Bu ise, vücûd müsaade etmediği için mütehayyelâtları intizam bulamıyor."

"Halbuki böyle itikad; sırr-ı hikmet-i İlahiyeden ve hilkat-ı âlemde cârî olan kavânin-i İlahiyeye peygamberlerin teslim ve ittibalarından gaflet, pek büyük bir gafletin neticesidir. Evet, Peygamberimizin (asm) her bir hâl ve hareketi, sıdkına delalet ve hakka temessüküne şehâdet etmekle beraber, Peygamber de âdâtullaha ittiba' ve inkıyad ediyor."(1)

Buradaki vücuttan kasıt; kainatta ve insan üstünde kararlı ve devamlı olan kanunlar ve İlahi kaidelerdir. Yani kainat içindeki adetullah tabir edilen kanunlar ve İlahi prensiplerdir. Allah bu kanunlarını ve prensiplerini; ekseriyet-i mutlak noktasından, bozmuyor ve devamlı kılıyor. Sadece Nebilerinin nübüvvetini ispat etmek, onların elçi olduğunu insanlığa kanıtlamak için, ara sıra mucize eseri olarak bozuyor. Bunun dışında genel itibari ile bozmuyor, demektir.

Bu hakikati idrak etmeyen birtakım zahirperest cahiller, peygamberlerin delilini sadece bu harika mucizelerden ibaret zannediyorlar. Peygamberlerin bütün normal hâl ve hareketlerini inkar edip, her yönü ile mucize olduğunu hayal ediyorlar. Halbuki peygamberler, insanlığa bir rehber ve modeldir. Her halleri harikulade ve mucize olsa, insanlara rehber ve model olamazlar. Şayet öyle olmuş olsa, insanlık normal hayatında doğruyu tatbik edecek bir modeli bulamazdı ve herkes iman etmek zorunda kalacaktı ki, imtihan sırrına muhaliftir.

İşte Allah ve koymuş olduğu kanunlar, peygamberlerin her hâlinin harikulade ve mucize olmasına müsaade etmez, demektir. Bahsin devamında Üstadımız şunları söylüyor:

"Hem de hârikulâdenin izharı tasdik-ı nübüvvet içindir. Tasdik ise, zahir olan mu'cizatıyla, ekmel-i vech ile hasıl olabilir. Eğer hacetten fazla hârika olsa, ya abestir veya sırr-ı teklife münafîdir. Zîrâ teklif, nazarî olan şeyde bir imtihandır. Bedihiyat veya bedahete yakın olan şeylerde edna, a'lâ ile müsâvî olabilir."(2)

Dipnotlar:

(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat), On İkinci Mukaddime.
(2) bk. age.

İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (14.Bölüm)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...