"Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakiki ve halis, azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır." İzah eder misiniz?

"Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakiki ve halis, azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır." İzah eder misiniz?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakiki ve halis, azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır. Çünkü sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakiki açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususan zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor. Hâlbuki, iftar vaktinde, o kuru ekmek, bir müminin nazarında çok kıymettar bir nimet-i İlahiye olduğuna kuvve-i zaikası şehadet eder. Padişahtan ta en fukaraya kadar herkes, Ramazan-ı Şerifte o nimetlerin kıymetlerini anlamakla bir şükr-ü maneviye mazhar olur..." (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, İkinci Kısım.)

Şükür Risalesi'nden aldığımız aşağıdaki harika cümleler de gösteriyor ki insanın yaratılış gayesi ve en mühim vazifesi şükürdür. Bunun için de Rabbimiz kâinat ile insan arasına kuvvvetli bir münasebet koymuştur. İnsana hadsiz bir ihtiyaç verip, maddi ve manevi rızkın hadsiz envaına muhtaç olarak yaratmış, kâinatı ve diğer bütün mahlukatı da onun hizmeti için seferber etmiştir.

Ancak, insanı sonsuz acizliğini ve her şeye muhtaç olduğunu, zamanla ülfet ve ünsiyet darbesine maruz kalarak unutulabiliyor. İşte bu ülfeti izale edecek en büyük ibadet ve en kuvvetli münasebet, oruçtur.

"... şecere-i hilkatin en mühim meyvesi şükürdür. Ve şu kâinat fabrikasının çıkardığı mahsulatın en âlâsı şükürdür."

"Enva-ı zihayat içinde en ziyade rızkın envaına muhtaç, insandır. Cenâb-ı Hak insanı bütün esmasına câmi bir ayna ve bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharatını tartacak, tanıyacak cihazata malik bir mucize-i kudret ve bütün esmasının cilvelerinin vaziyetlerinin inceliklerini mizana çekecek âletleri havi bir halife-i arz suretinde halk etmiştir. Onun için, hadsiz bir ihtiyaç verip, maddi ve manevi rızkın hadsiz envaına muhtaç etmiştir. İnsanı, bu camiiyete göre en âlâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükür olmazsa, esfel-i safilîne düşer, bir zulm-ü azimi irtikâp eder." (bk. age., Yirmi Sekizinci Mektup, Beşinci Risale.)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 15.180
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...