"Sonra حَسْبُنَا'daki نَا'da bulunan ene’ye, yani nefsime baktım, gördüm..." Ene ile nefis aynı mı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Nefis; insan mahiyetinde maddî, cismanî ve hayvanî yönü temsil eden, nuranî ve latif duyguların tekemmülüne vesile olan bir cihazdır.

Nefiskendi” demektir. Ruh ve bedenin ikisine birden nefis denilir. Allah’ın isim ve sıfatlarının anlaşılmasında mühim bir miyar ve mihenktir. İnsanın bu kesif ve maddî nefsi, ıslah ve terbiye ile nuranî ve latif bir sûrete çevrilebilir.

Ene, nefsin içinde bir cüzdür, hatta nefsi tehlikeli kılan en mühim bir cüzdür. Çünkü ene bütün şerlerin ve hayırların çekirdeği gibidir. Hayır ağacının da şer ağacının da çekirdeği enedir.

“Cenâb-ı Hak bütün o kapıları ve kenz-i mahfîyi açan ‘Ene’ namında bir miftahı insanın eline vermiştir.” (Mesnevi-i Nuriye, Şemme)

Ene, ben demektir. Ene, insan mahiyetini, istidadını ifade eder. İnsan, kendisine verilen bu benlik sayesinde, kendi vücuduna takılan cihazlara, bir bakıma, sahip çıkarak “benim elim, benim gözüm, benim midem” diyebildiği gibi, “aklım, hafızam, hayal gücüm” de diyebilmektedir.

Üstad, Otuzuncu Söz’de semaların, arzın ve dağların yüklenmekten çekindikleri emanetin bir yönünün de “ene” olduğunu ifade eder. Yani, insana verilen bu üstün ve çok yönlü istidat, çok ehemmiyetli bir emanettir. Bunun yerinde kullanılmasıyla, insan ruhuna nice marifet pencereleri açıldığı gibi, aksi yönde kullanılmasından da bütün batıl itikatlar, dalaletler, şerler çıkmaktadır.

Enenin asıl gayesi, insanın bunları vâhid-i kıyasî olarak bilip, yani bir mukayese unsuru, bir tefekkür kapısı olarak değerlendirip Allah’ın isim ve sıfatlarını bilmesidir. İşte her bir ismin gizli hazinesini açacak anahtarın “ene”de olması, insanın bu İlahi isimleri bilecek, tanıyacak bir istidada sahip bulunduğunu ifade etmektedir.

Misal olarak “kuvvetimiz” üzerinde duralım. Biz, bir kiloluk bir taşı kaldırdığımızda, “Ben şu taşı kaldırdım ve elimde tutuyorum.” diyoruz. Ve bu küçük kuvvetimizi vahid-i kıyasî olarak değerlendirip, “Ben kuvvetimle şu taşı kaldırıp, elimde tuttuğum gibi, Cenâb-ı Hak da, dünyanın tümünü ve diğer bütün gezegenleri beraber döndürüyor, yıldızları direksiz durduruyor.” hükmüne varabiliyoruz.

İnsan azıcık kuvvetiyle Allah’ın sonsuz kudretini bildiği gibi, cüz’î iradesiyle de O’nun küllî ve mutlak iradesini biliyor. Aynı şekilde, görme sıfatını bu mânada değerlendirip Allah’ı Basîr bildiği gibi, işitmesiyle de Allah’ı Semi’ olarak tanıyabiliyor.

Ene çekirdeği ise, nefis tarlasında ekilidir; dolayısı ile ene’yi görmek için nefse bakmak gerekir. İnsanın gözüne bakmak için yüzüne bakmak lazım. Çünkü göz yüzün içindedir. Aynı şekilde ene ile nefiste de yüz ile göz gibi bir münasebet vardır...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 2.893
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Yukarıdaki cümlede eneyi nefis ile aynı gibi  ifade etmesinin sebebi nedir?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Ene özel nefis genel olduğu için nefis eneyi de içine alıyor. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...